Yıllarca Show TV ve Kanal D’nin genel müdürlüğünü yapan, D-Smart’ı bir seviyeye çeken isim Murat Saygı cumartesi günü 24 TV’de, Tıkırtı Gazetesi’ne konuk oldu.Eğlence kanallarının dizi kanallarına dönmesi konusu açılınca da çok ilginç değerlendirmelerde bulundu. Saygı’ya göre televizyon yöneticilerinde yaratıcılık giderek ölüyor.Çok dizi yapıldığı ve bunlardan bir kısmı da doğal olarak tuttuğu için sonuçta ortaya yeni birşey çıkmıyor. Kim 500 Milyar İster? başta olmak üzere bir çok yarışma programını, iyi stüdyo programlarını yayına sokan eski bir yöneticinin bu sözlerine televizyon camiası ne der acaba?
Berlin Kaplanı
Pazar günü ana haber bültenleri öncesinde kanalları dolaştım. Show TV’de Bugün Ne Giysem’in diğer kanallardaysa tutundurmak istenen dizilerin tekrarı vardı.Son umut Turkmax’a gittim baktım Ata Demirer’in senaryosunu yazıp oynadığı, 2012 yapımı Berlin Kaplanı oynuyor. Dayanamayıp son 20 dakikasını seyrettim filmin, artık başını seyretsem de sonunu biliyorum, kötü oldu aslında. Sonra acaba ilan çıkılıp, filmin duyurusu yapılsa daha mı iyi olurdu diye düşünmedim değil. Kanal sayısı arttıkça televizyon sayfalarında iyi şeyleri bulmak giderek güçleşiyor maalesef.Sonra Google hafızasına baktım, cumartesi gece ve pazar akşamüstü gösterilen filme dair duyuru, haber yok denecek kadar az.Günümüzde iyi şeyleri yapmak kadar onu duyurmayı bilmek de önemli. Hatırlayın Fox TV yeni kurulduğunda ve bilinirliği yok denecek dönemlerinde Babam ve Oğlum’u yayınladı. O dönem çıktıkları ilanların bütçesi neredeyse gösterim hakkı kadar bir meblağa eşitti.Parayı harcadılar ama hem total hem de AB Grubu’nda ilk kez adlarını reyting tablosunun zirvesinde gördüler.CNBC-e pazar akşamı başlayan Haber Merkezi adlı dizisinin tanıtımına çok asıldı ama tahminen karşılığını aldı. Uzatmayayım, bazı filmler ve diziler en az futbol kadar değerli ve ilan çıkmayı hak eden işler gibi duruyor. Aksi takdirde onca para ve emeğe yazık oluyor...
Belgesel dersi mi?
National Geographic HD’de çok sağlam bir 11 Eylül belgeseli vardı. Aynı saat dilimini başka başka kişilerin yaşadıkları ve başka başka mekanlarda olanlar üzerinden anlattırmak zor ama güzel bir kurgu. Üzerinden geçen onca yıla ve çok yorulan ana görüntüye rağmen halen seyredilmesi zevkli işler çıkarıyor belgeselciler. Türkiye’deki belgeselcilere ders olsun falan demeyeceğim, adamların bir belgesel bütçesi neredeyse yerli bir belgesel kanalının yıllık maliyeti kadar.