Wall Street’te damdan düşen ölü kedinin yere çarpma anında zıplamasını -canlanma- sananlara karşı önlemler alınmıştır. Bu yanılsamaya kapılanlar olduğu bilinir ve kasten ya da saflıkla bu zıplamayı -canlılık- sananları, kendine gelmeye davet ederler... Bir Karagöz-Hacivat muhaveresinde de Hacivat, mutfaktan pastırmayı kapıp kaçarken damdan dama atlayan kedinin soğuktan havada donduğu palavrasını anlatır, ama Karagöz’ü inandıramaz.
Piyasalar son derece bencil ve kâr amaçlı ortamlardır. Kâr için çiğ tavuk da yenir, gerekiyorsa kedinin havada donmasına da inanılır. Ekonomik daralması altı yıldır süren ve dört yıldır da resmen krizde olan Yunanistan’ın geçen hafta 5 yıl vadeli 3 milyar Euro’luk tahvil satması, böyle birşey.
Tahvil satışı, uzun vadeye geçiş başarısı... tünelin ucundaki ışık... falan diye konuşuldu, ama olay, piyasanın zalimca kısa vade kârı görmesi. Bu kağıtta yabancının gördüğü şu: Yunan ekonomisi kriz vesilesiyle dörtte bir küçüldü, işsizlik resmen yüzde 27, genç işsizlik yüzde 60’ın üzerinde... Bu yıl ekonomi belki sıfır nokta beş oranında büyüme yazacak, o da istatistik cilvesi ve ölü kedi zıplaması... 10 milyon nüfusta 5 milyon çalışmıyor, emekli ya da işsiz. Faal çalışan 3.5 milyon. Yani bu 3.5 milyon, 5 milyona bakıyor... Ülkede yaklaşık 3 milyon hane var, bunun 2.5 milyonu ödenmeyecek kadar ağır vergi borcu altında. Zaten vergiler ödenmiyor. Borcun milli gelire oranı yüzde 170. Yani ekonomi batık.
Ve bu batık ekonomi 240 milyar Euro’luk kağıt üzerindeki destekle ve lafla yönetilen peynir gemisi maharetinde Avrupa Merkez Bankası’nın, dolayısıyla Almanya’nın gölgesinde... Yunanistan batarsa, Euro’dan çıkarsa herkesin canı yanacağından, şu an AB ve Euro Bölgesi, Yunanistan’ın insafına kalmış durumda. Borçlu, alacaklıları rehin aldı. Ve -Yunan borçlarının ödenmesi- konulu tiyatro 2020’de başlayacak. Bu borçların ödenmeyeceğini herkes biliyor. Geçen hafta Yunan tahvili kuyruğuna giren 600 yabancı yatırımcı da şu hesabı yaptı: Birkaç yüz milyonluk kağıt alırız, vadesine kadar tutmaya gerek yok, zaten 5 yıllık vadede Yunanistan’ı batırmaya kimse cesaret edemez. Biraz faiz düşer, kısa yoldan kâr yazar, satar çıkarız. Kıyamet de sonra kopar... Zaten Karagöz’ün Yunanca’sı da var: Karagiozis diyorlar.
Bu borçla başa çıkmak için iki yol var. Ya Yunanistan temerrüde düşecek, ödemiyorum diyecek. Ya da alacaklılar alacağından vazgeçecek... Borcu ödermiş gibi yaparak kuşaklar boyu taksit ihtimali de yok, çünkü bir yerde taksit ödenmez hale gelecek. Piyasa kurtları yüksek faiz uğruna bu oyuna girip kağıt alıyorlar, ama oyunun biteceğini, oyun bitince de kapanda kalmamak gerektiğini biliyorlar. Maharet, kapılar kapanırken trenden dışarı atlamak.
Piyasa kurttan geçilmiyor ama el elden üstün. En çok bilen en çok kazanmıyor. Geçenlerde ABD üniversitelerinde iş idaresi-ekonomi öğrencileri arasında yapılan borsa yarışmasını 6. sınıf ortaokul öğrencileri kazandı. Resmi olarak yarışma üniversite öğrencilerine açık ve amaç, verilen sürede en çok getiriyi hangi portföy sağlayacak?
6. sınıfın hocası öğrencilerine hisse senedi seçmeyi, portföy yapmayı öğretiyor. Öğrenciler bildikleri markaları üreten, günlük hayatta sık duydukları şirketlere yönelip bu şirketleri de araştırıp, ölçüp biçerek hisse seçiyor... Hoca bu portföyleri internet üzerinden yarışmaya sokuyor... Bir üniversitenin yatırım ekibi, yarışmayı yüzde 18.5 getiriyle kazanıyor. 6. sınıf veletlerinin sağladığı getiri ise yüzde 22... Üniversiteliler en çok bilmişler, hesapta profesyoneller... Ortaokullular ise amatör ve aklı-fikri başka yerde çocuklar.
Üniversitelilerin çok bilmiş halde sık sık satıp hisse değiştirdiği, 6. sınıfın ise seçtiği hissede kaldığı anlaşıldı. Kimine göre ise sonuç tümüyle şanş...
Piyasa böyle birşey: Çok bilmek yetmiyor, şanslı olmak da işe yarıyor... Yine piyasada kârı çabucak yazıp Karagöz perdesinden çekilmek ve enkazı başkalarına bırakmak için yerde zıplayan ya da havada donan kedilere inanmış görünenlere dikkat etmek gerekiyor.
twitter.com/selimatalayny