Bir devletin en önemli özelliği güvenlik ve adaleti tesis etmesidir. Güvenlik ve adalet sağlandığında vatandaşlar kendilerini daha güvende hissederler. Ayrıca bir devlet milli güvenliği ilgilendiren meselelerde çok net olmalı ve gereken tutumu takınmalıdır.
Çok şükür Türkiye kendi varlığına yönelik milli güvenliğini tehdit eden unsurlarla mücadele ediyor. Ülkemizi varlığını kasteden terör örgütlerine asla acımayacaktır. Bu ülkenin milli sırlarını bütün dünyaya servis eden, kumpaslarla herkese diz çöktürmek isteyen başta FETÖ olmak üzere herkese hukuk önünde hesap sorulacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızı kendine hedef seçerek en ağır saldırıları yapanlar bunun bedelini ödeyecektir. “Türkiye bizim için 160 ülkeden biridir” diyen Ekrem Dumanlı gibilere de hesap sorulacak. O Dumanlı ki, bu devletin tepesindekilere her türlü hakareti etmiş biridir. Kendisi hakkında şu anda tutuklama kararı var ve bulunamıyor. Ama yazıları FETÖ medyasında çıkmaya devam ediyor. Ekrem Dumanlı’yı bulmak bu devletin namus borcudur. FETÖ’nün medyadaki en önemli militanlarından Dumanlı aranıyor, bulunamıyor ama medyada yazıları yayınlanıyor.
Eğer tekneyle kaçmadıysa ya da Gürcistan üzerinden firar etmediyse halen Türkiye’de demektir. Savcılar ya da polisler Zaman gazetesinin bilgisayarlarına bakmalı. Ekrem Dumanlı yazılarını nereden gönderiyor, hangi e-postayı kullanıyor öğrenmeli. Böyle iş olmaz arkadaş. Hakkında tutuklama kararı olan bir adamın yazıları çıkıyor ama bulunamıyor. Ha bir ihtimal, başkası Ekrem Dumanlı’nın yazısını yazıyorsa o da tespit edilmeli.
FETÖ yapısı içinde gazeteciyle polis arasında zerre fark yoktur. Yani Ali Fuat Yılmazer neyse Ekrem Dumanlı odur. Hepsi örgütün birer üyesi. Bu arada özellikle güvenlik bürokrasisinin Eyüp Can’a dikkat etmesi lazım. Malum MİT TIR’larını ilk haber yapıp savunan ve milli güvenliği ihlal eden Radikal gazetesi ve Eyüp Can’dı. Devlet bu ihaneti unutmadı. Bu arada Eyüp Can gayrimenkullerini satışa çıkardı. “Ne var ki bunda” diyebilir ama kazın ayağı öyle değil. FETÖ militanlarının fırsatını buldu mu kaçtığına hepimiz şahidiz. Eyüp Can’ın kaçma ihtimali var. Mehmet Kamış, Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, Bülent Keneş, Tarık Toros, Erhan Başyurt dahi kaçabilir. Ayrıca sağda solda “Eyüp Can, Fethullahçı değil” diyen saftirikler var. Kimse kendini kandırmasın ve Eyüp Can’ı korumaya kalkmasın.
Yapılan ihanetler asla cezasız kalmayacak. Batılı devletler kendilerine yapılanları nasıl karşılıksız bırakmıyorsa, biz de bırakmayacağız. 17-25 Aralık darbe girişiminde bulunanlar ve destek verenler mahkemelerde yaptıklarını anlatacaklar. Geçmişte kurgu olan bütün davalarla da yüzleşilecek. Bu komploların içinde kim varsa -polis, savcı, hakim, bakanlık çalışanları vb - yargılanacak.
Ayrıca FETÖ medyasının Akın İpek kısmında görev yapan Fatih Karaca isimli biri vardı. Bu kişi Ocak 2015’e kadar FETÖ’nün yanındaydı. 28 Mart 2014’te Kanaltürk’e çıktı, FETÖ’yü savundu ve Tayyip Erdoğan’a ağır laflar etti. Şimdi bu Fatih Karaca denen kişi şirket kurmuş ve başta TRT olmak üzere bazı devlet kurumlarının kapısında rant arıyormuş. Sakın ha! Kimse bize Fatih Karaca’nın FETÖ işbirlikçiliği yaptığı günleri unutturamaz.
Şunu kimse unutmasın: FETÖ ile uzlaşma olmayacak. “Sizi barıştıralım” türü saçmalıklarla ortalıkta gezenler de zırvalamayı kessinler. Ne barışı, hangi barış! Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm devlet bu çeteyi hukuk içinde bitirmek için var gücüyle mücadele etmektedir. Cumhurbaşkanımız her seferinde polislerimizi, MİT mensuplarımızı, savcılarımızı ve hakimlerimizi FETÖ ile hukuk içinde mücadele etmek konusunda cesaretlendiriyor. FETÖ ile mücadele bir DEVLET politikasıdır.
1 Mart 2014’de FETÖ’nün iş dünyasındaki yapılanması olan TUSKON Başkanı Rızanur Meral isimli Fethullahçı militan saldırganca kürsüden Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben şöyle haykırmıştı: “Yakın gelecekte kimlerin inlerde yaşadığını, kimlerin saklanacak delik arayacağını, kimlerin müsvedde kimlerin asıl olduğunu herkes görecek.” Evet, hep birlikte göreceğiz Rızanur Meral.