Türkiye’de yüzeysel sayılmayacak değişimler yaşanıyor. Bunlar sadece başörtüsü gibi görünüm değişiklikleri değil düşünce ve hedeflerde büyük değişim olarak yaşanıyor. Geçmişte sadece içeriye dönük ve kişinin o günkü düşünce ve davranışlarını ifade eden siyasal yapılar anlamını kaybediyor ve yeni bir yapılanmanın kapıları açılıyor. Mesela CHP’nin temsil ettiği siyasi hedefler ve ülkenin dünya üzerindeki konumunun ne olması gerektiği, bunu belirleyecek dış şartların neyi hedeflediği ve bu şartları kendi lehine çevirmek isteyen güçlerin olup olmadığı, varlarsa bizi hangi yöne götürmek istedikleri ve bizim alternatif seçimimizin ne olacağı ve başarı şansımız konuşulmuyor. Siyasetin günlük siyasi hedefinin sadece karşı tarafı karalamak olduğu gözleniyor. Kullanılan üslup ve konuşmanın temeli beğenilmez düzeyde görünüyor.
MHP’nin bu değişimde rolümüzün ne olacağını düşündüğü ve çeşitli alternatiflerden birini destekleyip desteklemediği bilinmiyor. Mücadelede siyasi ve ekonomik araçlar kullanılmasına rağmen bizim ne yapmamız gerektiği konuşulmuyor. İzlenen tek konu halkımızın belli bir soydan gelip gelmediği, başka soydan gelen vatandaşlarımız varsa bunların bölünme amacı olarak kullanıldığıdır. Ne yapılması gerektiğinin tartışılması yerine yapılan her şeyin yanlış olduğu söyleniyor ve yeni bir çözüm teklif edilmediği için iktidarı devirmek tek alternatif oluyor. Başörtüsü sorununda hükümetin desteklenmesi oy hesabına dayanıyor. İktidarın yaptığı ve yapacağı her şey yanlış olacağı için devrilmesi gerektiği savunuluyor. Ancak duygusal olanın dışında ülkenin geleceğinin ne olması gerektiği, sadece her şeyi yapmaya muktedir olduğumuz söylenerek, geçiştiriliyor. Mesela muhalefete bakarak müttefiklerimizin kim olacağı bilinebilir mi?
***
Aslında bakış açısı şöyle olmalıydı: Hangi grubun politikasının ülkemiz lehine sonuçlar yaratacağı düşünülmeli ve o savunulmalıydı. Şimdi herkese yabancı olarak bakılıyor ve bu nedenle ittifak aranmıyor. Ancak bu görüntünün arka planında hangi tarafın desteklendiği anlaşılabilir.
Bir partinin en önemli politikası dış ilişkiler ve ekonomi alanındadır. Şu anda muhalif partilerin ekonomi politikasının ne olacağını bilmiyoruz. İktidarın da bu konuda yeterli olmadığı, gerçekleşen sonuçlara göre tedbir aldığı anlaşılıyor. Ekonomide asıl hedef nelerin olacağını önceden tahmin etmek ve buna hazırlıklı olmaktır. Bazen yetersiz politikalar uygulansa bile yabancı ülkelerden bizi destekleyenler sorunu çözmemize yardımcı olabilirler. Bana göre ülkemiz iki alanda gelişmelidir. Birincisi gelişen teknolojide rol almak, yani sadece ileri teknolojiyle üretilen malları kullanmakla yetinmeyip üretimine katkı sağlamak olmalıdır. Bilim anlayışımız dışarıda üretilen teknolojik yenilikleri kullanmak, üretilen malları kullanmak yanında bu teknolojilerin bilimsel köklerinde başarılı olmak gerekir.
Bu teknoloji ve benzerleriyle toplumun yeni ihtiyaçlarını karşılarken en eski ve temel ihtiyaç olan tarım ürünlerine önem vermeliyiz. Tarım ileri teknoloji kullanan, piyasa şartlarında diğer mallar kadar önemli yeri olan bir alana dönüştürülmelidir. Toprak büyüklükleri en verimli olcacak biçimde düzenlenebilir ve bu konu kimseyi tedirgin etmeden yapılabilir.