Beğenmediğiniz bir olaya gösterdiğiniz tepki olayın küçülmesi bir yana büyümesine de yol açabilir. Son yıllarda yaşadığımız Kürt sorunu buna örnektir. Şu sırada hükümet sorunu çözmek için bir takım girişimlerde bulunurken geçmişte bu olayı incelemek ve çözüm aramak yerine şiddet kullanmayı savunanlar şu anda hükümeti bölücülere yumuşak davranmakla suçluyor. Oysa bu sorun geçmişte barış yoluyla çok daha kolay çözülürdü. Barışçı çözüme karşı çıkan, Kürtleri dışlayan, hatta 1990’larda şiddet kullanarak olayı etkisiz hale getirmek istedikleri halde sorunun genişlemesine sebep olanlar bugün de hükümeti bölücülükle suçluyorlar. Bu kişiler daha fazla oy almaya çalışıyorlar, çünkü siyasetten anladıkları ülkeyi daha güçlü ve müreffeh kılmak değil kendilerinin siyasi kişilere sağlanan refah ve imtiyazlardan faydalanmasını sağlamaktır.
***
Bu sorunla çıktığı günden beri ilgileniyorum. Çözüm hakkında düşüncem şöyleydi: Bölge diğerlerine göre daha az gelişmişti ve diğer bölgelerle ekonomik ilişkisi çok sınırlıydı. İlk yapılacak iş ekonomik geriliklerini ortadan kaldırmaktı. Bunun çözüm yolu sanayileşmeden geçer ama bu epey zaman alır ve bölge halkı bu işe katılamaz diyerek işe tarımla başlanmasının gerektiğini düşündüm. Bölgede hayvancılık teşvik edilmeli ama bu iş en ileri metotlarla yapılmalıydı. İlk önce tarıma dayalı sanayi kurulabilirdi. Bu arada toprak mülkiyetinin az sayıda kişide olduğunu düşününce desteklenecek kişilerin topraksızlar olmasının uygun olacağını düşündüm ve bunlara açılacak kredi kadar tarım ürünü, borcu kapatmak için diğer bölgelere gelecekti. Böylece bölgenin diğerlerinden uzak kalması önlenecekti. Çevre ülkelere kaçakçılık yoluyla hayvan sevkiyatı duracak bunlarla ticaret yapılmasının alt yapısı hazırlanacaktı. Bu yapının ağalar kontrolünde olmasına izin verilmeyecek ve sıradan insanlara kredi verilecekti. Bu nakit olarak değil, aldıkları yatırım mallarının bedeli olarak verilecekti.
Bölgedeki sosyal yapı ağalık düzeniydi. Bu yapı değişmeli ve piyasa düzeni kurulmalıydı. Bu ağaların ekonomik gücünü kaybetmesine sebep olmayacaktı. Eskiden ağa olan kişi şimdi müteşebbis olacak ve yeni müteşebbislerle rekabet edecekti. Bu sorunlar bölgesel değil bütünün sorunları olarak tanımlanacaktı. Bölgedeki eğitim sosyal bilimlerden çok endüstriyel ve sanata yönelik olacaktı. Mesela kızlar için tıp alanını tavsiye ettim ve doktorluk yanında sağlık personeli olmalarını önerdim.
***
Şunu söylemek istiyorum. Sorun sadece siyasi söylemlerle çözülmez. Buradaki insanların hayatlarından memnun olacakları bir ortam yaratmak ve buraya tayin edilen personelin zorunlu hizmet yaptığı, çünkü burada hayatın zor olduğunu kabul edip çözüm üretmemek dönemi sona ermelidir. Ancak böyle bir çözüme yöneldiğinizde milliyetçiler ülkenin bir yerindeki fakirleri bulup haksızlık yapıldığını söyleyecektir. Bu da insanlar arasında soy farkına dayanarak farklı davranılmasını istemek demektir. Yani ülkemiz sadece iyi savaşan olmaktan çıkmalı, insani değerlere önem veren ama güç kullananlara karşı en sert davranacağını söylemeli ve politikalarını buna göre belirlemelidir. Bu mücadelenin sınırlarının çok boyutlu olduğunu gösterir ve başarının hepsinde olmasını gerekir. Bugün hükümetin izlediği politika bu yöndedir.