TFF geçen yıl kulüp başkanları çoğunluğunun düşüncelerine uyarak bir karar aldı.
2013-14 sezonunda kulüplerin yabancı futbolcu bulundurma sayısı en çok 10 olacaktı. Bir maçta toplam 6 yabancı kullanılabilecekti.
Ucube bir karardı bu!
10 yabancınız olabilecek, ama bir maçta en çok 6’sını oynatabilecektiniz.
Ucubeydi, çünkü 10 adam parasına 6 adam kullanmak, kendi kendine kazık atmaktı. Gerekçesi ne olursa olsun, sağlanacak yarar, uğranılacak zarardan az olmamalıydı.
İşin ilginç yanı hiç bir kulüp başkanı bu kararı o zaman garip karşılamadı!
Susarak kabullendiler.
Taa ki kural yürürlüğe girene değin!
Sanki anca uyandılar!
Kulüp çıkarlarını ulusal çıkarların bile üzerinde tutmaya örnekler sunmuş Galatasaray, “değiştirin bu kararı yoksa biz sizi değiştiririz” gibi saygısızca bir tutumla TFF’ye diş gösterdi.
Oyuncuyu hülle ile transfer ederek; pahalı aldıkları oyuncuya az vergi ödemek için küçük faturalar göstererek; teşvik primine “ne var bunda” diyerek sivri örnekler oluşturmuş Galatasaray başkanlarına bir yenisi eklendi ve sayın Aysal ‘AB formülünü’ ortaya attı!
Bu araya sıkıştırayım ki TFF’nin 6+0+4 kararını asla benimsemedim ve yanlış buldum.
Ama gerçek şu ki, kulüpler, çocuk azarlar gibi TFF’ye baskı kurmaya kalktığında, TFF’nin uygulaması başlamış kararının arkasında durmasına da bayıldım.
Hele Demirören’in “beni koltuğumdan ederseniz edin, umurumda değil” açıklaması, nefisti...
Kulüp başkanları çoğunluğunun şimdi -sözlerini dinletemedikleri- TFF yönetimini devirmek istediklerini biliyoruz.
Bu TFF’den memnun olmayanlar yalnız onlar değil.
Devirirlerse devirsinler. Ne var ki gerekçesi “bizim dediğimizi yapmadı” gibi sıradan bir gerekçe olmasın.
Bir şey daha var.
Bizim güçlü bir TFF’ye gereksinmemiz olduğu kadar, sağduyulu, yalnızca kulüpsel değil, ulusal çıkarları da kovalayan, futbolumuza hamle yaptıracak görüş, bilgi, anlayış ve tartışma kültürüne sahip bir Kulüpler Birliğimiz de olmalı.
Bu birliği oluşturacak değerli, yalnızca yaptıkları transferler ve kulübe açtıkları kredilerle değil, taraftarlarında ve tüm toplumda yaptıkları iyi işler ve harcadıkları emekle saygı ve güven uyandıran başkanlarımız da olmalı.
TFF’nin kellesini verme pahasına uygulamaya girmiş bir kararın arkasında durması, onlara verilmiş bir derstir.
Dilerim bu dersi okurlar.
Dilerim TFF’nin duruşunu destekleyenlerin çokluğunu görürler. Dilerim futbolumuzda en büyük sorunun, yönetici yetersizlikleri, ilkesizlikleri olduğunun farkına bu kez varırlar.