Financial Times tüm dünya için saygın bir medya markasıdır. Sadece gazete değil, bölgelere göre de 6 ayrı gazete ve internet sitesi yaptığı için medya kuruluşu diye yazdım.
Dün Financial Times, İngiltere’de versiyonunda da son derece ilginç bir yazı çıktı. Normal şartlarda Türkiye’de çok konuşulması gereken bir yazıydı ama es geçildi nedense.
***
Yazının ana fikri, bir dönem, IŞİD ile mücadele ettiği için PKK’nın terör örgütleri listesinden çıkarılmasını öneren kimi Avrupalı diplomatların Türkiye’de silahlı eylemlerin yeniden başlamasının ardından sustukları ve PKK’ya desteklerini azalttıklarını anlatıyordu.
Ne var bunda diyeceksiniz, açılması gereken kısımlarını açayım:
Birincisi, Suriye’deki mücadelesinden YPG’ye destek adına PKK’yı terör örgütleri listesinden çıkarma çabası aslında şimdi Türkiye’yi sakinleştirmek için söylenen “Bizim için PKK ayrı YPG ayrı” tezini çürüten bir durumdu.
İkincisi YPG’ye silah yardımı yapan Avrupa ve ABD için böyle bir adımı atmak demek kendi terör örgütleri listesinde yer alan PKK’ya yardım etmek demekti.
Dolayısıyla bu geri adım aslında mantıklı bir kabulleniş ya da pozisyon almadır aynı zamanda.
Bir diğer nokta PKK ne yaparsa yapsın, Suriye’de mücadele sürdüğü sürece sempati kazanacak, siyasi gelişim elde edecek tezi de bu haberler birlikte çöktü demektir.
Yani Türkiye’de tekrar silaha sarılmanın PKK’ya kesilen ya da kesilmek zorunda kalan bir faturası oldu.
***
Bugüne kadar ekranlarda yapılan siyasi yorumlar” PKK’nın her şart altında ABD ve Avrupa için müttefik konumuna geldiği” kabulüne dayanıyordu.
Şimdi bu kabul de çökmüş oldu.
PKK, Türkiye’de kan akıtmaya devam ettiği sürece siyasi hedeflerinden giderek uzaklaştığını bu yazıyla bir kez daha anlayacaktır.
Hatta gelinen durum, uluslararası ilişkiler ve bağımsızlık cümlelerini yan yana kuran Kandil ekibi de bu havanın farkına mutlaka varacak ya da varmaları sağlanacaktır.
***
İşin diğer boyutuna gelince terörle mücadelenin psikolojik boyutunda bir sürü rakam verilir bir sürü açıklama yapılır.
Daha önemli olansa toplumun kendini güvende hissedip hissetmediği gerçeğidir.
Bakın Suriye ve Kuzey Irak’a düzenlenen ilk hava operasyonlarının ardından sosyal medyada ve mail zincirlerinde dolaşıma sokulan şuraya gitmeyin şuna binmeyin havası sona erdi.
Bitirmeden başlığa da değineyim: Financial Times da yer alan haber-analiz Ak Parti lehine ya da Ak Parti’ye övgüler düzen bir yazı değildi.
Ancak ülkede öyle bir hava esiyor ki, içinde Ak Parti geçen cümleler olumsuz ekle bitmiyorsa birileri hemen etiketliyor insanı. Bakalım Financial Times adı sayesinde bu durumdan muaf tutulacak mı?