Trump ile Kim Jong-un, tarafsız saha olarak saptanan Singapur’da bir araya geldiler. Basına yansıyan ilk görüntüler, iki liderin el sıkışıp arkada iki ülke bayraklarının bulunduğu koltuklardaki yerlerini almaları şeklindeydi. Trump, K. Kore liderinin elini, Macron’la tokalaştığı gibi sıkmadı, daha mesafeliydi. Ancak esas çarpıcı olan, liderlerin arkasındaki bayraklardı.
Daha önce hiç yan yana gelmedikleri için bu iki bayrağın aslında birbiriyle ne kadar uyumlu bir desen ortaya koyduğu hiç fark edilmemişti.
İki bayrakta da kırmızı, mavi ve beyaz renkleri var. K. Kore bayrağında 2, ABD bayrağında 13 çizgi bulunuyor. K. Kore’nin bayrağının ortasında komünizmi temsil eden tek bir kırmızı yıldız varken, ABD bayrağında bunlardan 50 tane var. Yan yana geldiklerinde, modacıların ilham alabilecekleri bir uyum sergiliyorlar.
Bayrakların uyumu, devletlerin uyumuna da vesile olacak mı, ondan emin olmak kolay değil. Ancak, tüm karşılıklı nazlanmalara rağmen iki hasım devletin liderlerinin sadece görüşmeyi başarmış olmaları bile, tarihi bir an olarak kayda geçebilir.
İyi senaryo
ABD’nin K. Kore ile görüşmesinin biri iyi, diğeri kötü senaryo şeklinde iki farklı yorumu yapılabilir. İyi senaryo, ABD’nin Çin’i askeri açıdan karşısına almama anlayışına dayanır. Bu senaryoya göre, K. Kore’nin nükleer silahlarını gömmesi sağlanır, G. Kore ile ilişkiler geliştirilir, dolayısıyla K. Kore normalleştirilerek uluslararası sisteme çekilir.
K. Kore’ye komünizmden uzaklaştırılıp “demokrasi götürülmesi” gibi bir konu gündemde olmadığına göre, muhtemelen bu ülkenin ekonomik ve siyasi modelinin Çin’e benzemesine razı olunur. Dolayısıyla Kim Jong-un ölene kadar lider kalabilir.
Ülke, denetimli liberalizme açılır; ABD müttefiklerini tehdit etmez, tam tersine onlarla ticaret yapar; ambargolar kalkar. ABD ise bu ülkenin müttefiklerini tehdit etmemesi karşılığında Çin’i askeri olarak tehdit etmez. Tayvan’daki askeri üslerini kapamaya kadar varmasa da, denizlerdeki savaş gemileri geriye çekilir.
Bu senaryo, ABD-Rusya ve ABD-Avrupa ilişkilerinde Trump’ın Çin’e “dengenin dengeleyicisi” rolünü verdiğini gösterir. Ayrıca, İran’ın da tek “kötü çocuk” olarak kalmasını kolaylaştırır.
Kötü senaryo
Bu senaryo, ABD’nin kandırmaca yapması üzerine inşa edilebilir. Trump gibi herkesi küçümseyen birinin K. Kore liderinin adeta ayağına gitmesi pek beklenen bir durum değil. K. Kore nükleer silahlarını kullansaydı, muhtemelen ABD silahlarıyla haritadan silinirdi. Dolayısıyla Trump’ın K. Kore’yi ikna etmesi için çok büyük bir nedeni yok.
Öte yandan, Kim Jong-un’un Trump’ın isteklerini kabul etmek için ne gibi bir nedeni olduğunu anlamak da kolay değil. Ekonomik sıkıntılarını Rusya ve Çin ile aşabilir, ABD ile uyumlu olmadan da model değişikliğine gidebilirdi. Dolayısıyla K. Kore’nin Kore yarımadasında ve daha geniş bir bölgede tansiyonu düşürmekten sağlayacağı çok büyük bir kazancı yok gibi gözüküyor.
Aslında hiç kullanılmayacak silahlar üzerinden görüşülüyor ama müzakere listesindeki tek konu da bu değil. Silahlar dışındaki diğer başlıklarda anlaşma sağlanamazsa, K. Kore’nin silahlarını gömmekten vazgeçeceği öngörülebilir.
Böyle olursa, ABD elinden geldiğini yaptığını ama K. Kore’nin barış güvercinini vurduğunu ileri sürer. Gayet tabi bu süreçten Çin sorumlu tutulur ve Çin’le olan ticaret savaşı, askeri gerilim ilişkisine dönüşür. Böylece Trump, “barışçı” mertebesine yükselirken, kavga ettiği ülkeler konusunda “ne kadar haklı” olduğunu da gösterme imkanı bulur.