Sana yalvarıyorum. Yapma.
Güzel kardeşim, tertemiz bakışlı, pırıl pırıl yüzlü, açık alınlı kardeşim.
“Al” diyecekler, “yak bir tane, çek bir fırt” ya da “şunu yut”.
“Çok iyi gelecek” diyecekler, “tüm dertleri unutacaksın”.
Sana yalvarıyorum, bu yazıyı sonuna kadar oku.
Bak, canım kardeşim.
Milyonlarca dolar kazanmak için senin o ilk nefesi çekmen için avuçlarını ovuşturanları sevindirme.
O kalbi kararmış, yüzünün ışığı yıllar evvel sönmüş tiplerin yüzünü güldürmek için kendini, aileni mahvetme.
Arkadaşın gelecek yanına, iyi gelir, unutursun diyecek.
Sadece uzattığı şey değil, o arkadaşın yanlış kardeşim, uzaklaşmakla kalma, “uzak dur benden bir daha sakın yaklaşma” diyerek uzak tut.
Seni dolduracaklar, aileni kötüleyecekler, bütün zayıf noktalarını biliyorlar güzel kardeşim.
Ailene olan tavrının bal gibi farkındalar, yaş gereği anlaşamadığın noktalar var ailenle, onlar bu noktaları birer kumanda düğmesine, seni de robota çevirip istedikleri gibi yönetebilecekler.
Şikayet ettiğin şeyler var, biliyorum. Memnun değilsin hayatından. Ama çaresi asla ve asla o insanlıktan çıkmış insan müsveddelerinin sana uzattığı küçük pakette değil.
Evet, bugünler de geçecek.
Ama ya esip geçecek, ya delip geçecek, karar senin.
Kendine hakim olursan, ne yaptığını bilirsen, kontrolü bırakmazsan gençlik esip, tatlı hatıralarla geçecek.
Bırakırsan kendini, zevklerin, keyiflerin rüzgarına salıverirsen kendini, delip geçecek, hem seni, hem aileni.
Ailenle anlaşmazlıkların, hocalarınla anlaşmazlıkların var. Bunlar olacak, olmazsa tuhaf. Ama annenin, babanın en kötüsü, en fenası, sokakta sana bir şeyler uzatanın en iyisinden bin kat iyi. Ne olur gözünü kör etmesinler, bunu gör. Yalvarıyorum sana.
Bak, milyarlarca dolarlık bir ekonomi senin zaaf göstermene bağlı. Sen bir kötülüğe “Sadece bir kerecik” diye başladığın anda kötüler kazanıyor, iyiler kaybediyor unutma.
Kötüyü sevindirme.
İnan ki güzel olacak geleceğin, şu anda ne kadar sorunun olursa olsun, geleceğin güzel olacak. Yeter ki sen kendini bırakma.
O sana sattıkları, o zehir, o lanet şeylere verdiğin üç-beş kuruş sadece senden götürmüyor. Biliyor musun, ne aileler evlerinden, ekmeklerinden oluyor her gün çocuğunu bu bataklardan kurtarmak için.
Lütfen aynaya bak.
Aynaya bakarak, gözlerinin içine bakarak “Sen uyuşturucu bağımlısı mısın?” diye sor. Bu cümleden bile utanacak gözbebeklerin, göreceksin. Çünkü değilsin.
Sen bu değilsin. Kötü değilsin. Kötülük yapamazsın. Yeter ki sana kötülük yaptırmalarına müsaade etme.
Bak, annene, babana bak, anlaşamıyor olsan da onlar seni canı gibi seviyor. Onları sokaklara düşürme, peşinde koşturma, gece yarıları seni aramak, senden ya da polisten gelecek bir kötü haber için yüreklerini oynatma.
Bak bir gün ölecek annen de baban da.
O gün kafanı duvarlara vurmak isteyeceksin. Nasıl yaptım da üzdüm onları diyeceksin.
Bir gün anne ya da baba olacaksın.
Minicik bebeğini kucağına alacaksın. Buram buram bebek kokusu vuracak burnuna, hele bir de yeni uyanmışsa sıcacık olacak.
Onu tertemiz bir anne/baba olarak mı kucağına alacaksın? Yoksa pisliğe bulaşmış, kötülüğü tutmuş, zehri kendine çekmiş ellerle mi?
Hangi ellerle kucaklayacaksın gelecekte doğacak yavrunu?
Hangi ellerle tutacaksın gelecekteki eşinin elinden?
Hayat sadece bugünden ibaret değil güzel kardeşim. Vallahi değil.
Bugün senin “çok büyük sorunlarım var” dediğin şeylere çok değil, birkaç sene sonra gülüp geçeceksin.
Bugünleri temiz geçir, temiz kalmaya bak. Kendini koru, kolla, aklını kimseye kiraya verme. Kimse seni peşine takıp sürükleyemesin. “İtiraz istemem, şuraya gidiyoruz” diyene “Dur bakalım, sürü müyüz de peşinden geleceğiz?” cevabını yapıştır.
İyiliğe çağırmayan insan “aslında çok iyi bir insan” olamaz, kendini kandırma.
Kurtarabiliyorsan onu da kurtar, ama gücün yetmiyorsa kendini korumaya bak.
Dünya çok kirli be güzel kardeşim. En kötü zamanında genç oluyorsun. Bu da senin imtihanın.
Ne olursun bu imtihanı kazanmaya çalış. Ne olursun mücadele et. Ne olursun ayakta kal.
Anacığını, babacığını yaralı, acılı, hüzünlü bırakma. Sana güvenenleri mahcup etme.
Bugün de çıkacaksın sokağa. Etrafına iyi bak, yüzlerce göz üzerinde. Avcının ceylana baktığı gibi baktıklarını göreceksin. Okul önlerinde, internet cafelerde, cafe ve barlarda, kısacası her yerde.
Sen AVSIN onlar için.
Hiçbir AV, avcısının peşinden kendi ayaklarıyla gitmez.
Kaçman lazım, kurtulman lazım, seni yakalayamamaları lazım.
Çok yalvardım biliyorum, ama sana yalvarıyorum, tekrar tekrar.
Sana ihtiyacım var, çok ihtiyacımız var.
Senin toparlamana, kendine sahip çıkmana.
Çünkü seni başta Allah, ondan sonra da senden başkası koruyamaz. Eskiden bir genci iki-üç şey tehdit ederdi. Şimdi yüzlerce tehdit var. Telefonunda, tabletinde, sosyal ağda, oynadığın oyunda, arkadaşların arasında, kısacası her yerde.
Annem-babam beni korur deme, onlar seni koruyamaz, ama sen onları, evlatlarından utanmaktan, hicap duymaktan, mahcup olmaktan koruyabilirsin.
Şimdi aynaya bak.
Daha önce denemişsen de, uzun uzun içmişsen de, hiç denememişsen de aynaya bak.
Kendine söz ver, sağ salim ulaşmak için olgunluk çağlarına, çok dikkat edeceksin.
Kendini bırakmayacağına söz ver.
Çok dikkat edeceğine söz ver.
Sana ihtiyacımız var güzel kardeşim.
İmza,
Seni çok seven abin.
Ömer