Ruhun bağışıklığı düştüğünde vesvese galip gelir.
Önce fısıltıyı kendine yayarsın hoşuna gitmeye başlayınca diline dolarsın. Yalan, uydurmak istediklerinin ambalajıdır sen de attığın yalan karşısında küçülür paket lastiği olarak arzı endam etmeye başlarsın.
Yalancının mumu söndüğünde jeneratör olarak devreye giren bir Kılıçdaroğlu. O bir halt kahramanı.
Pinokyonun üzerinden yıllar geçti neredeyse parke döşemesi oldu üzerinde geziniyoruz lakin Kılıçdaroğlu döşemeleri kemirme derdinde.
O derece yalana AÇ!
Yalan atıp "Attığım yalana niye inanmıyorsunuz" diye yırtınan Kılıçdaroğlu, gerçeklerin üzerinde tepiniyor. Yalanın suyu çıkar, gerçeğin suyu çıkmaz rahat ol.
Yüzleri tadilatta, ar damarları kullanıma kapalı, omurgaları da çamaşır askısı mandalla bile bünyelerine tutunmuyor.
Keskin nişancı olduklarını düşünüyorlar lakin ıskalatanın Allah olduğunu unutarak .
Sosyal mesafe koydukları tek kelime “hakikat”. Çamurun ve çirkefliğin en şık haline talipler. Siyasi manevra diye bir şey yok, işleri yoksa direksiyon kırmak.
Ne demiştik, eğer bir yola çıktıysanız sizi iftiraya, haksızlığa , lince uğratan sınırsız bakterili beyinler olacaktır. Yani şahsım adına umurumun kapı zili bile olmayacak şeylere hiç üzülmedim. “Ya bu iftiralar, yalanlar gerçek olsaydı”. der güler geçerim..
Hatırlatma ihtiyacı hissettiğim bir konu var; Bir sabah kalktık, bir yalanı dallanıp budaklandırmışlar manşet yapıp çer çöp sitelere pazarlayınca adına da haber demişlerdi hatırlayın..
Yalan bunların yal çanağı, o yüzden yalınızı kendi aranızda bölüşün sıçratmayın diyorum. Daha önce de yazmıştım, “Gerçek, yalanın ecelidir lakin inanarak yalanın ömrünü uzatırlar.” Yalandıkları şeydir yalan. Alçaklıkta öğün atlamadan izbeliğe, kahpeliğe doymak isteyişleri neye aç olduklarının göstergesi değil midir?
Hatırlayın, sırf uydurdukları yalan için gerçek bir ekip kurdular.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun Kuzguncuk'ta kiraladığı evinin bahçesini düzenliyor, izbelik bir alandan bahçelik oluşturma fikri her babanın hayalidir. Konu komşu gelsin mahalliye bir gölgelik olsun kavlinden...
İBB Zabıta ekipleri hiç almadıkları kadar aksiyon alarak bir şey varmış gibi çullanarak yapılan düzenlemeleri ekilen çiçekleri ezip pergoleyi kaldırıp bunu da gazetelere servis etmişlerdi gazete adı altında bu salya külahları da şu şekilde başlık atmışlardı, “Altun’un Boğazdaki kaçak villası yıkıldı.”
Bunun üzerine CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş, Kaftancıoğlu'nun talimatıyla (kendi söylüyor) gece yarısı Altun’un evinin fotoğraflarını çekmiş ayrıca kaçmış kaçarken de yine geleceğim diyerek tehditler sıvamıştı.
Olay yargıya taşındı beş tekzip yayınlamak zorunda kaldılar. Bir aileyi tedirgin ettiler kapı önünde yalanarak foto çektiler mahreme sıvandılar koruma altında olan devletin bürokratını DHKP-C’ye hedef gösterdiler.
Niye hatırlattım? Kılıçdaroğlu dün TBMM Grup Toplantısında aynı yalana yine yalanınca utanmaması ve sıkılmaması karşısındaki şaşkınlığımı da yazıya dahil edeyim diye hatırlattım. Hadi belki dipte köşede bozukluk niyetine kalmıştır diye düşündüğüm utanma duygusu ..
Fahrettin Altun “Sayın Kılıçdaroğlu’nun şahsımı hedef alan itham ve sözleri üzüntü vericidir tamamen asılsızdır. Bağımsız bir mahkemenin aldığı karara saygı göstermek hukuk devletinin bir gereğidir. Gün, büyük ve güçlü Türkiye için bir mücadele günüdür.” şeklinde bir açıklama yaptı.
Ne diyebilirim ki yalana harcadıkları enerjiyi, ahkamını kestikleri demokrasi için harcasalardı şu anda bi halt değil bir halk partisini konuşuyor olabilirdik.
Eyvallah.