Kısa yazınca akılda daha uzun kalıyorsun ve bu da argo tombalasında "çakmak" olarak nitelendiriliyor. Ben böyle demiyorum bazı olayları yazarken kısa mesafeye homurdanan taksici moduna girdiğim doğrudur . Bunun karşılığı da sanırım aynı damar üzerinde sefilce tepinen canlılardan yaka paça kaçmak isteği.
Bu partiyi evlatlarımıza masal olarak anlatsak, kurtların, cadıların, 80 yıllık seceresini önümüze çıkarıp koyacaklar lakin işleyen demir olamadıklarını bir bu yürüyen hurdalar anlayamadı.
Daha önce de dediğim gibi adam gibi iktidara adam gibi muhalif olmaya çok uzak olduklarından biz de yaklaşan sonlarını süsleyen yazılar yazıyoruz hepsi bu.
Her gün marul silkeleyen salatacı edasıyla sulu yalanlarını sıçratmaya devam ediyorlar. Ben inanmamaktan yoruldum onlar yalan atmaktan yorulmadı. Doğru ya yalan attın da kolun mu yoruldu.
Şimdi o halktan görünme yalanını " Yavaşça" yere bırak.
Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, katıldığı bir programda "Makam aracımı sattım belediyeye minibüsle gidip geliyorum" demiş .
İşte biz buna sömürü mühendisliği diyoruz. Duyan da bunları dikiz aynasını hohlayıp, arka koltukta para vermeyen yolcuya höyküren Abbas zanneder.
Duyan da bunları, oturacak yer hayali kurmaya duraktan başlayan mazlum vatandaş zanneder.
Duyan da bunları, mezarlıktan geçerken teybin sesini kısan duyarlı minibüs muavini zanneder.
Mezkur minibüsü gördünüz mü? Minibüsün kapısını makam koltuğunu alacak şekilde yapmışlar sanırım seyyar belediye makamı.
Yolluğu, vites kutusunun oraya serip tepeye de boncuktan kuş taksanız yine milyonluk minibüs olduğu gerçeğini örtemezsiniz!
Siz, minibüse değil yalanın dolmuşuna binmişsiniz. Nasıl rahat mı minder verelim beyefendiye. Salağa yatanı hiçbir alarm kaldırmıyor sayenizde anlamış olduk.
Niye böyle şeyler yapıyorsunuz? Cidden merak ediyorum.
Makam arabanıza binin bence, minibüsle de yalanlarınızı taşırsınız nasıl olsa yalan da sayenizde rüya gibi bir hayat yaşıyor.