*Londra'dan Selma Eryılmaz isimli okuyucu diyor ki: 'Londra'da, gazeteler, Hamas direnişçilerinin 7 Ekim'deki hamleleri sırasında 40 bebeğin başını kopardıklarına dair korkunç bir iddiayı birinci sahifeden kocaman harflerle duyurmuşlar ve Amerikan Başkanı da, o haberi hemen gerçekmiş gibi derin üzüntü ve dehşetle konuşmasında söz etmişti...
Ben bir Müslüman kız olarak, bu iddianın bir medya yalanı olabileceğini ve Kur'an'ın 'Fasık birisi size bir haber getirirse, onu, tahkik etmeden kabullenmeyiniz' mealindeki emrine göre hemen kabullenmedim. Ama tesettürümden dolayı, İngilizlerin bana nasıl bir potansiyel katil gibi baktıklarını tahmin edebilirsiniz. Aldırmadım, ama sonunda bizzat o medya organları da, o iddiayı yalanlamak zorunda kaldılar.
--Evet, bu hanım kızımızın, o ilk haberlerin furyası arasında, nasıl bir psikolojik kuşatma altına alınmak istediğini tasavvur edebiliriz...
*Hamza Türkmen Bey, 3 Kasım tarihli ve 'Blinken'ın 'niçin' değil, 'ne' olarak geleceği önemli...' başlıklı yazımıza değinerek şöyle diyor: 'Telaviv'e Yahudi olarak geldiğini söyleyen Blinken, aslında Batı modernitesinin muharref veya muhkem din unsurunu çıkarları için nasıl da kullanacağının gösterisini yaptı. Aynı Batı, 19. yüzyılın sonunda Basel Siyonist Kongresi'nde kullanabilmek için Yahudi dininin ırkçılığa dönüştürülmesinin önünü açtı. Blinken'ın Türkiye'den isteyeceği de Basel'de hedeflenenlerden farklı olmayacaktır.'
*Amerika'dan Kâmil Işıldar, Amerikan Kongresi'nin etkili isimlerinden ve Amerika'nın Türkiye'yle ilgili kararlarında, görüşlerine çok itibar edilen Senatör Lindsey Graham'in, İsrail rejiminin Gazze'de uyguladığı katliam ve diğer cinayetlerine 'Yeşil Işık' yaktığını yazıyor...
Binlerce masum ve sivil Filistinli, ağır bombardımanlar altında can verirken, 31 Ekim Salı akşamı CNN'in News Night (Gece Haberleri) programına konuk olan ve kendisine, ABD'nin Filistin'de 'ateşkes' istemesi için ne yapılması gerektiği sorulan Graham, 'İsrail ile Hamas arasında ateşkes çağrısı yapılması yönünde Amerika'nın herhangi bir çağrı yapmaması gerektiğini düşünüyorum' diyerek şöyle devam etti: "İkinci Dünya Savaşı'nda birisi bize, 'Japonya ve Almanya'nın dünyayı fethetmesini engellemek için yapabileceklerinizin bir sınırı var mı?' diye sormuştu.
Ben de bugün diyorum ki, 'Yahudileri katletmeye çalışan insanlara İsrail'in yapabileceklerinin bir sınırı, hayır, sınır yok!.." diyorum...
Graham'a, İsrail rejiminin, hastane, okul, kilise ve mescitler ve ekmek fırınlarının da bombardıman edildiği ve su, gıda maddeleri, elektrik ve ilaçların bile verilmediği hatırlatılınca, o, "Bu kayıplara İsrail değil, Hamas sebep oluyor...' cevabını verdi.
--Evet, Amerika ve Avrupa dünyası, kapitalist emperyalizmin üssü olarak, gerçekte Adolf Hitler'de lanetledikleri ırkçı anlayışın pençesine düşmüşlerdir. Onlar kendilerini 'Judo-Chretienn (Yahudi-Hristiyan)' bir kültür ve değerler dünyasının insanları olarak diğer insanlardan üstün görüyorlar ve kendi değerlerinin zarar görmemesi için, bütün dünyayı hiçbir insani-ahlaki sınır tanımadan yok etmeye kalkışacak bir barbarlık sergiliyorlar.
*Kastamonu'dan Ali Yıldız ile Samsun'dan Seyyid Palabıyık ve Balıkesir'den Kerim Korkmaz isimli okuyucular aynı konuya değinmişler, 'A. Davudoğlu'nun Gazze konusunda verdiği bir röportajdaki olumlu sözleri bize 10 yıl öncelerdeki kendisini hatırlattı. Bu konuda bir şey yazmayacak mısınız?' diye soruyorlar.
--Evet, ona 10 yıl öncelerde, muhabbet besleyen niceleri sonra onu tanımakta zorlandılar ve 'kendisine yazık etti' dediler. Bunu, onun eski lideriyle zıtlaşmasından dolayı değil, herhalde sırf siyasi ihtirasla, kendisine en zıt bir kesimin arasına girmesinden dolayı niceleri hayal kırıklığı yaşamıştır. Bu yüzden bugün bir konuşmayla değişeceği sanılmamalı ve bu yolda samimiyet süzgecinden geçmeye çalışmalıdır. Bu da, her babayiğidin yapabileceği iş değildir.