Dünkü yazımda belirttiğim gibi 17 Şubat’taki saldırının görünen faili YPG, arkadaki sorumlusu ise Rusya’dır. Bunun böyle olduğuna dair artık en ufak bir şüphe yok. Bu saldırıyı gerçekleştirenin PKK’nın Suriye kanadı YPG’li Salih Neccar olduğu ortaya çıktı. Eğer bunu Türkiye’deki PKK yapmak isteseydi yapacak Türkiye’de çok militanı vardı. Ne diye YPG’ye bu işi havale etsinler? YPG’li teröristin bu büyük bombalama faaliyetini büyük bir ülkenin yardımı olmadan Ankara’nın göbeğinde yapması çok zor. O ülkenin kim Rusya olduğu ise en güçlü ihtimal.
Bu hain saldırı için başta FETÖ’cüler olmak üzere eski polis artıkları çift plaka sistemiyle yapıldığını ve daha önce hiç böyle bir şey olmadığını yazıp çizdiler. Bu da baştan sona yanlış bir bilgi. Geçmişte bu yöntemle PKK üç saldırı gerçekleşmişti. İlki 2008’de Buca’da polis servisine yapılan saldırıydı. O saldırıda Volkswagen marka araç 2007’de İstanbul’da çalınmış ve üzerine sahte plaka konulmuştu. Çift plaka sistemiyle yapılan bir diğer saldırı ise 2012’de Gaziantep’te gerçekleştirilmişti. 2015’de Kandıra Cezaevi Müdürü İsmet Aktürk’ün öldürülmesinde de PKK tarafından gene sahte plaka kullanılmıştı.
Bu kalleş saldırıyı ne yazık ki kendi emellerine alet edenler de var. Tekaüt siyasi Bülent Arınç yaptığı açıklamada bu saldırıda ihmali olanlar istifa etsin diyerek Hakan Fidan’ı açık ima ederek hedefe koydu. MİT’in içeride operasyon yapma yetkisi yok. Kanunen hiçbir yetkisi yok MİT’in. Buna rağmen MİT’in ve Hakan Fidan’ın suçlanması kötü niyettir. Ne tesadüf, Bülent Arınç’ın çok sevdiği Aydın Doğan medyasındaki zavallılar da aynı şeyleri geveliyorlar. Ertuğrul Özkök 27 Nisan muhtırasından sonra nerdeyse her gün Bülent Arınç’a küfreden yazılar yazıyor ve Erdoğan’dan Arınç’ın kellesini almasını istiyordu. Arınç’ı kurban etme isteği Özkök’ün değil dönemin Genelkurmay ve müesses nizam sahiplerinindi. Özkök onlara tercüman oluyordu. Tayyip Erdoğan ne müesses nizama ne de müesses Doğan medyasına dostu ve can yoldaşı Arınç’ı feda etmedi. Tayyip Erdoğan böyle delikanlı, böyle mert ve böyle harbi adamdır. Ama şimdi Ertuğrul Özkök ile Arınç kanka olmuş. Özkök sürekli Arınç’ı övüyor. Arınç Özkök’ü övüyor. Ne diyeyim, yazıklar olsun bazı devlet büyüğü sandığımız hırs küplerine...
Aydın Doğan’ın tetikçibaşı Özkök Ortadoğu coğrafyasına ve insanlarına bataklık diyecek kadar oryantalist ve ırkçı bir adam. Namertliğin kitabını yazmış adam Ortadoğu insanlarına namert ve kalleş diyor. Bir de demokratlık taslıyor. Oysa Ahmet Kaya’yı Kürt, Hrant Dink’i Ermeni olduğu için öldürtene kadar yayın yapma kalleşliğinin abidesi kendisidir. Özkök’e göre sınırları kapatmalıymışız ve hiçbir mülteci almamalıymışız. Sen nasıl acımasız, nasıl vicdansız adamsın kardeşim. O insanlar Arap olduğu için mi bu kadar düşmansınız? Özkök’ün yaptığı insanlık düşmanlığının aynısını Habertürk TV’de Fatih Altaylı da yaptı. Altaylı o acının yaşandığı gün ekranda bitik bir akademisyeni karşısına alıp yalanlarla Türk devletine kin kustu. Rusya ve ABD bizi bombalıyorsa biz niye bu devleri karşımıza aldık diyor. Tam bir sömürge kafası Altaylı. Turgay Ciner ve Fatih Saraç da hala bu bitik adamın Türk devletine ve devletin liderine böyle bir günde bile küfretmesini destekliyorlar. Özkök ve Altaylı gibi bitik ve demode iki adam da Erdoğan’a yönelik bitmez kinlerini bu terör olayı vesilesiyle döktüler.
Bunlar öyle de Cumhurbaşkanımızı destekliyoruz havası basan ama arkadan dolanarak Recep Tayyip Erdoğan’a ihanet edenlere ne demeli? İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar bunun somut örneğidir. PKK’ya destek bildirisine İbrahim Çağlar’ın kontrolünde olan üniversitesinden imza atan bir akademisyen vardı. Bu PKK’lı akademisyeni okuldan kovacağı yönünde basına beyan vermişti İbrahim Çağlar. Fakat sonrasında bunun sahte bir şov olduğu ortaya çıktı. PKK terör örgütüne destek veren bu akademisyen halen İbrahim Çağlar’ın İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde çalışıyor ve maaşını alıyor. Hakkında hiçbir işlem yapılmamış. İbrahim Çağlar olayın sıcak olduğu ilk günlerde sırf basına şov amaçlı 1-2 numara çekmiş sonrasında ise bu PKK’lı akademisyen korunmaya ve kollanmaya devam edilmiş. Dahası o ilk günler -Okuldan atıldım- diye şov yaparak yabancı medyalara demeçler veren PKK’lı akademisyen de her türlü sosyal hesabında İstanbul Ticaret Üniversitesi kimliğini gururla kullanmaya devam ediyor. Tam anlamıyla bir samimiyetsizlik ve ihanet çemberi...