Ne kadar tuhaf değil mi? Türkiye’de okur yazarların geniş bir kesimi, hatta şu an itibarıyla karar vericiler arasında sayılanlar, yakın tarihin en önemli stratejik değişimlerini görmezden gelmeye devam ediyor.
Türkiye ve Rusya, enerji ana başlığı altında görünen, ancak üreteceği sonuçlar itibarıyla tüm bölgeyi, aynı zamanda küresel ölçekteki dengeleri değiştirecek bir dizi adım attılar son birkaç yılda. Soğuk Savaş sonrasında meydanı boş bulup kendisini dünyanın imparatoru ilan eden Amerikan gücünün yaşadığı en büyük meydan okumalardan birisi bu.
Kuşkusuz burada Türkiye önemli riskler üstleniyor. Öncelikle Rusya ve Avrupa Birliği arasında devam eden enerji krizi ya da restleşmesi, Türkiye’nin uzun yıllardar devam eden üyelik sürecini olumsuz etkileyebilir. Hoş, son yıllarda Ankara’nın yıllarca bekletildiği kapıdan içeri girenlere bakıldığında, manzaranın pek de iç açıcı olmadığı söylenebilir.
ABD, geçmişte SSCB’nin eteklerinde yer alan bazı ülkeleri AB’ye aldırarak kendi doğal etki alanını daha da genişletmenin arayışına girdi. Bu ülkelerin AB içindeki ‘değer’lerine bakıldığında, bunun sahici bir üyelik olmaktan çok, Ukrayna sınırlarına dayanan bir stratejik meydan okuma olduğu çok açıktı. Zaten Rusya’nın Ukrayna hamlesi de bıçağın kemiğe dayandığı anda ortaya çıktı. AB sınırlarının, Rusya’ya doğru genişletilmesine destek veren ABD, böylece savunma hattını çok daha ileride kurmayı hedefliyordu. Rusya, Ukrayna’da buna sert bir karşılık verdi.
Şimdi petrol fiyatları üzerinden Rusya’ya karşı yapılan hamle, yakın bir gelecekte özellikle AB sınırları içindeki ülkelerin yaşaması muhtemel büyük krizleri sadece ertelemiş olabilir. Almanya gibi güçlü bir ekonominin dışında, belirleyici ve dönüştürücü bir aktöre sahip olmayan birliğin, özellikle de yeni üyelerinin büyük sarsıntılar geçireceği şimdiden söylenebilir. Örnek mi, Bulgaristan’da olup bitene kısaca bakmak yeterli.
Rusya açısından ‘Türkiye’ hamlesinin eşsiz bir önemi var kuşkusuz. Ancak gözden kaçırmayalım ki, Türkiye açısından da ‘Rusya’ hamlesinin büyük bir değeri var. Her durumda enerji savaşında karlı çıkmasının yanı sıra, hiç hesaba katılmayan başlıklarda da bu sürecin olumlu sonuçları olabilir.
2015, özellikle Ermeni iddialarında Ankara için uluslararası zeminlerde sıkıntılı geçmeye aday. Ancak Rusya hamlesinin, özellikle Ermenistan konusunda Türkiye’ye önemli bir manevra alanı getirebileceğini unutmayalım. Bizim çabalarımız kuşkusuz çok önemli. Ancak Rusya’nın Azerbaycan-Ermenistan denkleminde gerçek patron olduğu gerçeğini değiştirecek kadar değil.
Eskiden kendi kontrolünde olan ülkelerin, mesela Bulgaristan ve Romanya gibi, şimdi AB’den dolayısıyla da ABD’den bağımsız hareket edemeyişi, Rusya için ciddi bir sorun elbette. Ancak böyle bir dengesizlik halinde kendisine en ciddi katkı sağlayacak aktörün Türkiye olduğunu da biliyor Putin yönetimi.
Bu yeni durumu çok farklı okumalarla değerlendirebilirsiniz. Ortada yeni bir gelişme yok. Sonuçta AB ve Rusya arasında Türkiye’nin denge unsuru olması bugünün hikayesi değil de diyebilirsiniz.
Bütün bunlar, en azından kendi okumam üzerinden gerçeğin bir boyutu olabilir. Ancak tüm bu söylediklerimizden daha büyük bir gerçeğin şekillendiğini, Türkiye’nin enerjiden siyasi gücüne, savunma sanayindeki hamleleriyle verdiği mesajlardan yeni oluşan dengelerine kadar herşey, bize çok farklı bir dönemin işaretlerini veriyor.
Bölgemizi ve küresel dengeleri etkilen bir büyük gerçeğin, bize dokunmayacağını düşünenler, çok değil hayli yakın bir gelecekte tümüyle tasfiye olacak. Fazla beklemeye gerek yok. Pek yakında Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ekseninde Türkiye bu değişimi gerçekleştirecek ve siyaseten ne denli büyük bir tasfiye yaşandığını hepimiz hayretle izleyeceğiz.