Bildiğiniz gibi Cenevre’de yapılacağı söylenen Suriye müzakerelerinin tarihi sürekli erteleniyor. Uluslararası toplum adına hareket edenlerin meşru kabul ettiği Suriye muhalefetiyse sürekli kan ve zemin kaybediyor. Suriye ordusu ve müttefikleri Şam’ın kırsalı, Halep, Humus ve Dara’da büyük çaplı operasyonlar düzenliyor. El Kaide ve diğer radikal gruplar da sürekli zemin kazanıyor.
Ülke nüfusunun neredeyse yarısı yerlerinden edildi. Sadece Türkiye’de 600 binin üstünde sığınmacı olduğu söyleniyor. Lübnan, Ürdün ve bölgenin hemen her ülkesinde milyonlarca insan zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Umutlarını barış ve istikrarın geleceği günlere bağlamış bekliyor. Barış ve istikrar ise her geçen gün onlardan uzaklaşıyor.
***
Çünkü her şeyden önce uluslararası toplum adına hareket edenler kayıtsız. Suriye’de ölen 150 binden fazla insan kimsenin umurunda değil. Yerinden edilmişler için de biraz insani yardım yaptıklarında sorumluluklarını yerine getirmiş hissediyorlar. Çoğu için Baas rejimi henüz raf ömrünü doldurmadı. Kimyasal silahlar ve El Kaide tehdidi insani trajedinin ya da demokrasi talebinin önüne geçiyor.
Meşru Suriye muhalefeti deseniz onlar da tam bir açmazın içinde. İki hafta önce bazı şartlar yerine gelirse Cenevre’ye gideceklerini söylediler. Ama doğru yapıp yapmadıklarından pek de emin değiller. Cenevre’ye gitseler ve diyelim ki bir barış anlaşması imzalasalar, altlarında bu anlaşmaya uyacak insan bulmayacaklarından endişe ediyorlar. Esad güçleri ilerlerken müzakerelere başlamanın sonuçlarından çekiniyorlar.
Görünen o ki bir yandan Özgür Suriye Ordusu geriliyor, diğer yandan Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) zemindekileri etkileme yeteneğini kaybediyor. Geçtiğimiz günlerde konuştuğum Suriye muhalefetinin üst düzey bir yetkilisi bunun nedeninin kendilerine yönelik silah ve para yardımının büyük ölçüde kesilmesine bağladı. Suudilere ve Katarlılara güvendiklerini söylemek de imkansız.
Ancak Cenevre’ye gitmezlerse durumun değişeceğinin de hiçbir garantisi yok. Belli ki Obama Yönetimi kendilerine bekledikleri desteği vermeyecek. Amerikalılar bariz bir şekilde El Kaide’den rahatsız. Verecekleri silahların onların eline geçmesinden hoşlanmıyorlar. Üstelik de El Kaide’yi çok geniş bir şekilde tanımlıyorlar, kendilerine radikal gelen her türlü İslamcı grubu aynı sepete koyuyorlar.
Kabul edelim ki Baas rejimi de El Kaide tehdidini çok akıllıca bir şekilde kullanıyor. Çökerse El Kaide’nin ülkeye hakim olacağını söylüyor. Suriye Kürtlerini de El Kaide için bir yem, Türkiye için de bir müdahale gerekçesi olarak ellerinin altında tutuyorlar. Biliyorlar ki El Kaide onlar için her zaman sarılabilecekleri bir can simidi. Bir kaç bin kişilik bu fanatik grup sayesinde bekalarına göz yumuluyor.
***
Bu şartlar altında Suriye muhalefeti Cenevre’ye gitmem dese ve Cenevre gibi toplantının olmamasının sorumluğu muhalefete yüklense, aslında pek çokları rahat edecek. Diğer yandan Cenevre’ye gitseler, belki kendi tabanına söz geçiremeyecekler. Yaptıkları siyasetin anlamı kalmayacak. Gitmezseler, muhtemelen bir daha uzunca bir süre Cenevre benzeri bir toplantının yapılmasına gerek olmayacak.
Muhalefeti bu çıkmazdan kurtarabilecek, zeminde sözünün dinlenmesini sağlayacak tek şey onun siyasi ayağını güçlendirmek. Bu da öncelikle parayla olur. Eğer SUK militanlarına maaş ödeyebilse bugün karşı karşıya kaldığı sorunların çoğunu yaşamaz.
Uluslararası toplum adına hareket edenlerin, özellikle de Amerika’nın bunları düşünmesinde yarar var. Aksi takdirde yakında Suriye’de ya konuşulacak konu kalmayacak ya da konuşulacak grup. Korkulan başa gelecek, El Kaide gündemi ve siyaseti belirleyecek.