Polis Akademesi Uluslararası Terörizm ve Güvenlik AraştırmalarıMerkezi’nin Antalya’da düzenlediği “Uluslararası bir tehdit olarak FETÖ” sempozyumunda, Metin Külünk o lafı söylediğinde içimden, “nihayet, biri bunu söylemeliydi” dedim.
AK Parti İstanbul Milletvekili, geçtiğimiz yaz Büyükada’da tutuklanan o şahıslar için, “evet, ajan değillerdi, çünkü Avrupa derin devletinin adamlarıydılar, ajan olmakla, derin devletin içinden olmak arasında önemli farklar vardır, Türkiye zamanında büyük bir olaya müdahale etmiştir” dedi.
Oysa, suret-i haktan gözükmeye pek meraklı pek çok meslektaş, “insanhakları savunucusu” oldukları ileri sürülen bu şahıslar ile ilgili kanlı gözyaşları sergilemiş, iddianameleri didik didik ederek bir an önce serbest bırakılmalarını istemişti. Yargı günü geldiğinde bıraktı, ama Türkiye Avrupa derin devletine “bir daha buralarda dolaşma, bu işin sonu çok ama çok daha kötü olur” mesajını vermiş oldu. Durmadılar, bu kez, yargı Avrupa fonları üzerinden insanhakları savunuculuğu yapan bir şahsı içeri aldı, durdular, Türkiye’de şu veya bu fay hattını kaşıyıp iç çatışma çıkarma planlarını da gördüğümüz kadarıyla -şimdilik- rafa kaldırdılar.
“Bu Amerika ile savaşırız”dememiz ve Soçi’deki görüntüden sonra Trump’ın düştüğü ruh halini yaşıyorlar. Söyledim, tekrarlıyorum, “Amerika PKK-YPG’ye bu silahları ÖSO’ya karşı korunmak için verdiyse, çok fazla, hayır Türkiye’ye karşı verdiyse de çok az, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ateş gücü, teröristin üzerinde gösteri yaptığı o Amerikan silahlarını en fazla 72 saatte yok eder...”
ABD’nin PKK ittifakındaki gelişmeleri izleyeceğiz, açık söyleyeyim: Güvenmiyoruz!..
Münbiç-Tel Rifat hattı bize teslim edilmeli, Tel Abyad’da ÖSO hakimiyeti kurularak PKK tarafından değiştirilmiş nüfus yapısı düzeltilmelidir. Bunu yaparken, umarız Amerikan askeri kahraman ordumuzun karşısına çıkmaz...
Yeni tehdit: Devşirilen dindarlar...
Avrupa derin devletinin Türkiye’nin üzerine, Cem Özdemir gibi “devşirilmiş” vatan hainleri ile gelmesinin de önemli olduğunu söyledi Metin Külünk, haklıdır. Külünk’ün şu sözleri de dikkat çektiB: FETÖ’nün devredışı kalmasından sonra Türk STK’lara sızarak teslim aldıkları, devşirdikleri adamlar üzerinden yeni FETÖ yapılanmaları inşa edecekleri açıktır. Almanya, Euro-İslam ve Euro-Alevilik üzerinden Anadolu’ya müdahalenin yolların arıyor. Ali’siz Aleviliğin merkezi nasıl olduysa, devşirilmiş Cem Özdemir gibi, bu kez, devşirilmiş dindarlar üretiyor. FETÖ’nün özelliği vatansız olmasıdır, Avrupa, özellikle de Almanya’dan devşirilen dindarlar ile yine vatansız bir akım ile karşılaşmamız kaçınılmaz görünmektedir... Yakında Cem Özdemir’in sakallı-takkelisiyle karşılaşacağız...
(Cem Özdemir son olarak Erivan’da misafir edildi, ödüller aldı, arkasından da Ermeni diasporasının parasıyla Amerika sefasına geçti, benzer mali kaynaklarla cüppe giyecek devşirilmiş dindarları da takip edeceğiz, merak etmeyin...)
Varoufakis’i iyi dinleyin...
Yannis Varoufakis,Yunanistan’ın borç krizine yuvarlandığı günlerde maliye bakanı olan sol kökenli bir ekonomist. Avrupa ve Amerikan derin devletine karşı onurlu, büyük kavgalar verdi. Verdiği kavgaları da bir kitapta topladı. Almanya’nın “mali denetim” altında Yunan ulusunu nasıl sömürge haline getirdiğini, Avrupa derin devletinin Yunan halkının açlıktan ölümü pahasına tahvil sahipleri ve büyük bankaları nasıl kolladığını anlatıyor. Bu kavgalar sırasında ABD’lilerin söyledikleri bir söz herşeyi göstermeye yetiyor: Sayın bakan Almanya’nın önerilerinin Yunan halkının sonu anlamına geldiğini biliyoruz, fakat, küresel bölüşümde Yunanistan Almanya kontrol dairesinde, biz bir şey yapamayız...
Varoufakis’in kitabındaki bu anı ile, Türkiye’nin 2013 yılından bu yana Almanya ile yaşadıkları, bu ülkenin özellikle 16 Nisan referandum sürecinde sergilediği pervasızlık çok örtüşüyor.
Demek, emperyalist bölüşüm alanında Türkiye-Yunanistan kontrol açısından Berlin’e bağlanmış, Yunanistan’ı çökerttiler, bize öfkeli olmaları ise kendilerine açıkça “git işine” dememizden kaynaklanıyor.
Yannis Varoufakisancak 7 ay bakanlık yapabildi, Amerikalıların kendisine “bir haftaya kadar aleyhine kampanya başlayacak” uyarısından sonra Alman medyasının hedefi oldu, Almanya’dan başlayan kampanyaya Yunanlı sermaye çevreleri ve medya patronları sahip çıktı, istifaya zorlandı...
Bu son anlattığım, size bir şeyler hatırlatıyor di’mi, ya, işte öyle...