Niçin kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine benzin döken yazılar, yorumlar daha çok ilgi görüyor?
Neden kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine su döken yazılar, yorumlar daha az ilgi görüyor?
Yoksa kamplaşma, düşmanlaşma giderek artsın mı isteniyor?
Kamplaşmanın, düşmanlaşmanın iyice azması mı arzulanıyor?
İç savaşa gel gel mi yapılıyor?
Ülkenin kan gölü olması mı hedefleniyor?
Çünkü bakıyoruz da kalemlerinden kan damlayan yazarlar, en çok ilgi gören yazarlar.
Kan çıkan yorumlar, en çok ilgi gören yorumlar.
Adeta kan çıkmazsa kıymeti yok diyebileceğim bir zihniyet almış başını gidiyor.
Anlaşılan “Bize düşman lazım” deniyor.
Kamplaşalım, düşmanlaşalım isteniyor.
Bakın 28 Ocak tarihinde Star Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, “Kamplaşmaya yeni çözüm; vicdan hareketi” başlıklı bir yazı yazdı.
Kamplaşmaya, düşmanlaşmaya çözüm sunan bu tip yazılar en çok ilgi gören, okunan, alıntılanan yazılar olmalı.
Gerçi kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine su döken değil de benzin döken yazıların daha çok ilgi gördüğünün farkındayım.
Medyamızda kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine benzin döken yazıların daha çok alıntılandığının farkındayım.
Demek ki size kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine su döken değil benzin döken yazılar, yorumlar lazım.
Demek ki size düşman lazım.
Öyle olmasa, düşmanlaşmayı, kamplaşmayı körükleyen yazılar, yorumlar ilgi görmez.
Öyle olmasa, kan damlayan kalemlerin yazılarına, yorumlarına itibar edilmez.
Öyle olmasa, kan çıkmazsa kıymeti yok zihniyeti böylesine hüküm sürmez.
İşte sonuçta kamplara bölünmüş bir ülkeyiz.
İşte sonuçta giderek birbirine daha da düşmanlaşan bir ülkeyiz.
İşte sonuçta her an büyük bir depreme dönüşecek kadar toplumsal fay hatları gerginleşmiş bir ülkeyiz.
Hele de önümüzdeki referandum döneminde daha da kamplaşıp düşmanlaşırsak…
Daha da gerginleşip kızışırsak…
Bu gidişin sonucunda ne olacağını beklemekteyiz?
Bu kadar kamplaşmanın, düşmanlaşmanın sonunda iç savaş ihtimalinin güçleneceğinin farkında değil miyiz?
Nitekim dünya medyasında “Türkiye iç savaşa gidiyor” türünde yazılar, yorumlar, haberler çıkıyor.
Hadi geçelim bu konuda deneyimli yabancı uzmanları, bu konuda deneyimli yerli uzmanlar da Türkiye’de giderek artan kamplaşmanın, düşmanlaşmanın iç savaşa yol açmasından endişe ediyor.
Türkiye’nin Suriye’leşmesinden kaygı duyuyor.
Suriye’nin iç savaşa nasıl gittiğini görmedik mi?
Aynı ülkenin insanlarının, aynı binadaki komşuların birbirlerini nasıl boğazladıklarına tanıklık etmedik mi?
Bu aynı ülkenin insanlarının birbirlerine düşmanlaşmasının sonucu değil mi?
Sonuçta ne oldu?
Suriye yanmış, yıkılmış, harabe bir ülke oldu.
Suriye halkı mahvı perişan oldu.
Peki bu iç savaşın kazananı hangi taraf oldu?
Hiçbir taraf bu savaşın kazananı olmadı.
Suriye hiçbirine kalmadı.
Kaldı ki Suriye taraflardan birine kalsaydı bile, böylesine yanmış, yıkılmış, parçalanmış bir ülkenin kime ne hayrı olacaktı?
Ama siz yine de Suriye’den ders almayın.
Uyarılara hiç aldırmayıp bildiğinizi yapın.
Kamplaşın, düşmanlaşın.
Kamplaşma, düşmanlaşma ateşinin üzerine benzin döküp odun atın.
Onlar Suriye’yi yaktılar; siz de Türkiye’yi yakın!