Bilindiği üzere, Suriye'nin Fırat doğusunda kalan kısmı fiilen, 10-15 bin km. uzaktaki Amerikan güçlerinin işgali altında bulunuyor; 10 yılı aşkın zamandır.. Suriye'nin Fırat batısında kalan bölümü ise, 3 bin km. uzaktaki Rusya'nın kontrol ve işgali altında.. Yani iki güç de sınırlarının binlerce km. uzağındalar. Beşşâr Esed rejiminin ayakta durmasını kendilerinin sağladıklarını sık sık beyan eden İran'ın da Suriye'yle ortak sınırı yok..
Suriye'yle sınırdaş olan İsrail rejimi de, Suriye'nin istediği bölgelerini ve havaalanlarını dilediği zaman bombardıman ediyor. Daha iki gün önce Şam ve Haleb Havaalanlarını da kullanılamaz hale getirdi..
Suriye'nin kuzeydeki Türkiye'yle olan 910 km'lik ortak sınırları boyunca, sınır şeridi boyunca El'Bâb, Afrin, İdlib gibi bazı bölgeleri de Türkiye'nin askerî kontrolü altında.. Çünkü, o bölgelerin hemen ötesinde, PKK güçleri, Amerika ve bölgede etkili olmak isteyen diğer güçlerin himaye ve desteğiyle, Türkiye'yi rahatsız etmeye çalışıyorlar..
Türkiye de o 'terör odakları'nı gerekli gördükçe vuruyor..
Bölgede uzak-yakın nice güçlerin hattâ mevcut sınırları değiştirme planları açıkça dile getirilirken; geçenlerde, Kuzey Suriye'de saldırma hazırlığında olduğu tespit edilen bir PKK mevziini vurmak için TSK tarafından gönderilen bir 'Silahlı, İnsansız Hava Aracı) 'SİHA'nın Amerikan güçlerince vurulduğu biliniyor.
Ama, hemen ardından da Amerika'dan 5-6 ayrı makam tarafından özür dilendi; 'Bir değerlendirme hatası yapıldı..' denildi..
Sonrası mı?
Hepsi bu kadar..
Gerçekten mi bir değerlendirme hatası olmuş ve özür dilenmişti; yoksa, bir 'nabız yoklaması' mı yapılmıştı?
Sonrasını bilmiyoruz.. Ama, benzer bir 'değerlendirme hatasının yapıldığı' gerekçesiyle ve diplomasinin vazgeçilmez yöntemi olan 'mukabele-i bil'misl' (aynıyla mukabele) usulüne başvurulabilirdi.
*
Dün akşama doğru, İsrail rejimi, yaptığı açıklamada, Mısır'ın, Sina Yarımadası'ndan Gazze'ye açılan Refah Sınır Kapısı'nın hemen karşısındaki bir Mısır Sınır Karakolu'na yanlışlıkla bir tank ateşi yaptıklarını bildirdi.
Bu satırlar yazılırken, bu konuda, o karakolda ne kadar can kaybı ve zayiat olduğu konusunda da taraflarca hiç bir açıklama yapılmamıştı.
Öyle görünüyor ki, bu, Siyonist İsrail rejimi ve daha doğrusu oraya iki uçak gemisiyle gelmiş olan Amerikan emperyalizminin bir nabız yoklaması idi..
Mısır tarafından da, ânında bir cevap verilseydi, en azından psikolojik denge sağlanmış olurdu..
Bölgeden üstünlük kurmaya çalışanlar bu nabız yoklamalarını 'elde olmayan ve istenmeyen yanlışlık' laflarıyla veya ısrarla, insanî hata olarak geçiştiriyorlar.. Zaaf gösterilirse, daha büyük saldırgan emeller devreye sokulacaktır.. Amerikan Başkanı Biden, 'Türkiye bizim işimizi zorlaştırıyor, Suriye'de..' demiyor mu?
Amerikan Dışbakanı Blinken, HAMAS'ın İsrail'i derinden sarsan eyleminden hemen sonra, Tel-Aviv'e koşup gelince, 'Buraya bir Yahudi olarak geliyorum..' cümlesini söylerken, çok basit bir söz mü etmiş oluyordu?
Kezâ, bir Katolik Hristiyan olmakla birlikte Joe Biden da, 'Ben bir Siyonistim.. İsrail'in Yahudiler için 'güvenli' olması gerekir..' demedi mi ve Gazze'de vurulan bir hastânede, 470 insanın ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına yol açan füzenin Amerikan yapımı olduğu ap-açıkken, "diğer ekip tarafından yapıldığını" iddia etmedi mi?
*
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Biden'ın bu açıklamalarını, 'ABD'nin Gazze'deki yıkımı onaylaması anlamına geldiğini' ve 'bunun "tarih tarafından not edildiğini" ve "Birçokları için bu sürpriz değil ama, Amerika için çok farklı sonuçlara yol açabilecek bir algı yaratıyor' diye değerlendirmesi, Amerikan gazetelerinde özellikle belirtildi..
Hassas günlerden geçiliyor.. Tam bir 'Yahudi-Hristiyan İttifakı', devrededir. Her zamankinden daha bir müteyakkız olmanın zamanı..
*