Yağmur bekliyoruz dört gözle... Yüzde 30-40 doluluk oranlarına gerileyen içme suyu barajlarının ardından herkesin gözü kulağı yağış öngörülerinde. Hatta bu aralar yağış getiren sistemlerin İstanbul’u es geçiyor olması da ilginç bir konu. Atmosferik engellemeler, her geçen gün daha çok betonlaşan İstanbul’daki şehir ısı adası etkisi ve artan toz miktarı yağış oluşumunu engelliyor gibi görünüyor. Bu satırları okurken biraz moraliniz bozulabilir ama bu sene normalden fazla yağış olmayacak. Kolombia Üniversitesi’nin uzun süreli hava tahminlerini inceledim. Her üç aylık süre için yağış ve sıcaklık modellemeleri bizim için pek de iç açıcı değil. Şubat-mart-nisan aylarında Türkiye’nin tamamında normaller civarında yağış olacağı öngörülürken, hava sıcaklıkları normallerin oldukça üzerinde geçeceği tahmin ediliyor. Özellikle baharda artan buharlaşma miktarı da dikkate alındığında, barajların durumu yazın ya da önümüzdeki yıl ne hale gelir bilinmez.
YAĞIŞ TOPRAĞA ULAŞMIYOR
Dünyadaki su miktarı sabittir aslında. Fakat suyun fiziksel formunu değiştirip gaz formuna dönüşerek yer değiştirmesi ve daha sonra yağış haline dönüşerek içme suyu kaynaklarından uzaklaşması, denize ya da okyanuslara karışması kaybedilmesi anlamına geliyor. O nedenle sadece yağışın azalması ve meteorolojik kuraklık değil, buharlaşma da ciddi bir su kaynağının kaybolması demek. Hava sıcaklığının yükselmesi de yağış miktarından bağımsız şekilde, buharlaşmanın artacağı ve içme suyunun daha fazlasının kaybedileceği anlamına geliyor.
Bunu engellemek için beton alanların azalması, yağışın toprağa direkt temasının sağlanması gerekiyor. Toprağa düşen yağış yeraltı suyuna ulaşarak içme suyu kaynaklarına ulaşabiliyor fakat beton alanlara ulaşan yağış doğrudan kanalizasyona ve oradan da denize deşarj ediliyor. Özellikle içme suyu havzaları çevresindeki tüm beton yapıların kaldırılması, ağaçlandırma çalışmaları yapılması, olabildiğince beton alanların doğal toprak yapısına dönüştürülmesinin sağlanması gerekiyor... Aksi halde içme suyu kaynakları azar azar kaybedilmiş olacak.
Tabii ki sonbahar dönemi yağışlarından umutluyum ama yine de bu yaz için tedbirli olmaya şimdiden başlasak fena olmaz. El yıkarken, sifonu çekerken, otomobil yıkarken, bahçe sularken ve duş alırken aşırı su kullanımının önüne geçilmesi gerekiyor. Tarımsal faaliyetlerde de suyun ölçülü kullanılması şart.
Yoksa sıcak geçeceği şimdiden bilinen, rekor sıcaklıklara yeni rekorların ekleneceği bir yaz dönemi olacağına göre, susuzluk hala büyük risk ve sanırım bizim yağış beklentilerimiz yine başka bahara kalmış gibi görünüyor.