Biliyorum, onbeş gün boyunca İstanbul/Taksim’deki Gezi Parkı’ndan başka illerimize de sıçrayan protesto gösterilerine yabancıların olağanüstü ilgi göstermesi, uluslararası haber kanallarının saatler süren canlı yayınları sizleri rahatsız ediyor. Burnunuza ‘komplo’ kokuları geldiğinin farkındayım.
Haklı olabilirsiniz: Sonuçta Türkiye’yi sevenler kadar sevmeyenler, zor duruma düşmesinden keyif alacak olanlar da var; hem siyasette hem de medyada etkili kişiler ve çevreler bunlar... Yönetimle halk arasında çatışma varmış görüntüsünü pekiştirmek için ‘fırsat bu fırsat’ demiş olabilirler...
Farklı düşünme hakkımı burada da kullanmak istiyorum.
Gezi’de ilk hareketlenme başladığında bunun Ak Parti iktidarının ‘eseri’ olduğunu söyleyenler azınlıktaydı. Çevreci bir duyarlılıkla, kentin kültür mirasını sahiplenerek parkın betonlaştırılması olarak algıladıkları projeye karşı çıkan gençler, kendilerini hareketlenmeye sevk eden cesareti, ülkeyi onbir yıldır yöneten iktidardan alıyorlardı.
Eğitimlerinin neredeyse bütününü Ak Parti iktidarı döneminde almış gençlerdi itirazcılar ve son yıllarda birbiri ardına çıkarılan yasal düzenlemelerle demokratik hak talebi yolunun açılmasını kullanarak gösteri yapıyorlardı.
Neyse, sonunda, aklı başında yabancı yorumcular da, olayın bu yönünü görüp değerlendirmelerine almaya başladı.
Yabancılar için Türkiye’nin önemi de buradan kaynaklanıyor: Bildikleri hiçbir ‘modernleşme’ modeline benzemeyen bir ülke Türkiye... İnsanları çağdaşlığın unsurlarını rahatlıkla benimserken gelenekselle bağını da koparmıyor... Devlet lâik, ama halkı Müslüman ve bu ikisi arasındaki irtibat Ak Parti iktidarı döneminde zayıflamadığı gibi sağlamlaştı da... Rasyonel yönetim biçiminin yararları kendisini en fazla ekonomide hissettiriyor...
Daha da önemlisi, Doğu’dan bakan da Batı’dan izleyen de Türkiye’de gördüklerinden olumlu etkileniyor... Bir ara ABD’den başlayarak bütün Batı ülkelerinde etkisini hissettiren ‘Occupy Wall Street’ hareketinin esin kaynağı ‘Arap baharı’ ise, onu tetikleyen de ‘Türkiye modeli’ydi...
CNN International gibi kanalların yayın akışında ‘Gezi’ olayının ilk sırayı almasının en önemli sebebi, kanalın dünyanın dört bir tarafındaki izleyicilerinin dikkatlerinin, uzun zamandır, Türkiye üzerinde yoğunlaşmasıdır. Yayının tek taraflı, algı saptırması amaçlanan bir anlayışla yapılması, ilginin sebebini gözlerden saklamamalı...
Küreselleşen dünyada yetişen yeni gençlik için ‘belli bir ülkeye mensubiyet’ neslimiz kadar önemli değil; küçük yaşlardan itibaren önce sanal dünyada sonra da sırt çantasıyla kıtalar aşırı yolculuklara çıkan gençler bunlar... Eğitim de ‘Erasmus’ türü değişim programlarıyla bunu sistematik hale getirdi; bizim gençler her yerdeyken her yerin gençleri de bizde zaman geçiriyor.
Gittikleri ve yaşadıkları ülkelerde o ülkelerin bireyleri gibi yaşıyor gençler... ‘Gezi Parkı’ içerisinde geceli-gündüzlü kalanlar arasında yabancı gençler varsa, sebebi budur.
Yabancıların yaşadıklarımıza dikkati ve ülkemizde bulunan başka ülkeler gençlerinin sorunlarımızla ilgilenmesi bizleri rahatsız etmesin; ilginin, Türkiye’nin temsil ettiği olumlu örneğe olduğunu bilelim.
Keşke bu 15 günü birileri farklı noktalara taşımasalardı da, İngiltere’de başveren protestolarla bizler ilgilenip İngiliz polisinin orantısız güç kullanmasına bizler karşı çıksaydık.