CHP'nin, HDP'nin tehditlerine boyun eğerek tezkereye "hayır" demesi bu parti için tam bir kırılma noktası, yıkım kararıdır.
Bu "hayır" ile CHP; Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlama ve terörü kaynağında önleme kararlılığına set vurmaya kalkmıştır.
Bu kararla CHP; bölücü terör örgütü PKK ile mücadelede, askerimizin yanında değil Kandil ağalarının yanında konuşlanmıştır.
Bu "hayır" ile CHP, terörle mücadeleyi "savaş politikaları uygulamak" olarak göstermiştir. Bu yaklaşım, doğrudan PKK'nın, HDP'nin yaklaşımıdır.
Bu "hayır" ile CHP; kendisini inkâr etmiştir. Kuva-yı Milliye'den geldiğini söyleyen CHP, vatanı bölmek isteyenlere cesaret vermiş, yol açmıştır. Nitekim HDP sözcüleri, CHP'yi tebrik için sıraya girmişlerdir.
Soru şudur: CHP; geçen defaki tezkere ile birebir olan maddelere evet derken bu defa neden "hayır" demiştir. Kılıçdaroğlu son dakikada kimlerle görüşmüş, kimler kendisine ne demiştir?
Birebir aynı olan maddelerden biri de; "yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması ve bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması..."dır.
CHP, "hayır" demekle kendi parti teşkilatlarını ve seçmenini öylesine öfkelendirdi ki, Genel Merkez, gelen tepkilerden bunaldı, afalladı.
Bu kadarını hiç beklemiyorlardı.
Hemen can simidi gibi bu "yabancı asker" ifadesine sarıldılar.
Kılıçdaroğlu; "Yabancı askerler gelecek... 'Evet' dersek Cumhuriyet'e ihanet etmiş oluruz. Bu ülkenin topraklarına yabancı postallar bassın istemem.' diye gürledi.
Meselenin izahını bilmeyenler için gerçekten durum şaşırtıcı idi. Sahi neydi bu "yabancı askerlerin gelmesi" meselesi?
İzahını, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik yaptı:
"DEAŞ ile mücadele açısından uluslararası bir koalisyonun parçasıyız. Dolayısıyla o koalisyon çerçevesinde, Diyarbakır'da, İncirlik'teki hava üslerinin kullanılması, İskenderun Limanı'nın kullanılması, müşterek harekât merkezlerinin kurulması gibi yine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onay vereceği kapsam, sınır ve süre içerisinde bu iş birlikleri yapılabiliyor. Mesela en son 25 Ekim 2021 tarihinde Birleşik Krallık güçleri ile ülkemiz beraberce DEAŞ'a karşı operasyonlar gerçekleştirmiştir. Bu madde, Türkiye'nin uluslararası terörle mücadele koalisyonunun bir parçası olması manasında ihtiyaç duyulan bir maddedir."
CHP bunu bilmiyor mu?
Elbette biliyor. Ama tezkereye "hayır" demek CHP'yi öyle silkeledi, öyle sarstı ki, "yabancı postallar" diyerek işlediği ihanete ortak suçunu örtbas etmeye kalkıyor.
Sana sorulan; "sen nasıl olur da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, PKK terör örgütü ile mücadelesini 'savaş' olarak niteleyebilirsin? Terörle mücadele kararlılığına, nasıl olur da "savaş politikaları" dersin. Sen nasıl olur da HDP ile ağzı ile konuşursun?"
Bunlara cevap vermek yerine "yabancı postallar..." öyle mi?
Niye o yabancı postallara bundan önceki tezkerelerde karşı çıkmadın?
Çünkü yaklaşan bir cumhurbaşkanlığı seçimi yoktu ve sen HDP ile işbirliğine mecbur değildin...
Kaldı ki, ittifak ortaklarına da ağır bir suçlama yöneltiyorsun; "Evet dersek Cumhuriyet'e ihanet etmiş oluruz." diyorsun.
İYİ Parti "evet" dedi. Cumhuriyete ihanet mi etmiş oldu?
Cumhur İttifakı, Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli, bu ülkeye "işgal için" gelecek tek bir "yabancı postalı" vatan toprağına bastırmaz.
15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi yabancı postallar için yapılmıştı.
Siz ise "kontrollü darbe", "tiyatro" diyerek milletimizin diriliş ruhuna ihanet ettiniz.
"PYD/YPG bize mi saldıracak?" diyerek, ABD'nin onlara binlerce TIR silah vermesini onayladınız. Amerika'yı bir gün olsun eleştirmediniz.
Yabancı postallar kadar tehlikeli olan, yabancı emellere hizmet etmektir...