Neden korkarsınız? Yaşadığınız ülkeye ihanet etmekten, onun aleyhinde hangi gerekçeyle olursa olsun faaliyet göstermekten ve bunları içine alan herhangi bir örgütlü yapının içinde bulunmaktan.
Eğer bunları yapmışsanız, bu yöndeki herhangi bir yanlışa doğrudan yada dolaylı destek vermişseniz, örgütlü, hatta örgütsüz de olsa bu işlere bulaşmışsanız, eninde sonunda sizi bekleyen bir akıbet vardır ve ona da müstahaksınızdır.
Bunlardan herhangi birini üzerinizde, hayatınızda, hatta kalbinizde ya da gönlünüzde taşımıyorsanız; hangi savcı, mahkeme, güç ya da kurum sizi dinlemişse; onun hem bu dünyada, hem de Allah huzurunda hesabı elbette olacaktır.
Türkiye’nin yürüyüşüdür benim için aslolan. Milletimizin geleceği ve bu gelecekte varsa zerre de olsa kendi payımın ne olacağı. Bu ülkeden, bu devletten başka ve de bu milletten, onun değerlerinden öte bir anlayış, yapı, kurum ve aidiyet beni ilgilendirmiyor, ilgilendirmeyecek. Dünyaya onların gözleriyle, aklıyla ve kalbiyle bakıyorum, öyle bakmaya devam edeceğim.
Bu millet, dün de bugün de yeryüzünün mazlumlarıyla beraber olmuşsa, ben de onların yanında saf tutmaktan onur duyacağım. Bu ülkeyi yönetenler, yakın tarihte belki de ilk kez başımızı dik tutacak işler yapmışsa, onların yanında olmaktan asla ve asla vazgeçmeyeceğim.
Kaç gündür kamuoyuna yansıyan ‘dinleme’ listesi üzerinden konuşuyoruz. Listede yokum diye hayıflananlar, burada olmanızı normal karşılayanlar, bu mücadelede tüm bunlar yaşanacak diyenler, hepsine bir çift sözüm var. Bunu hak etmiyorum, bundan hoşlanmıyorum. Bu listede yer alan çok sayıda insanın bunu asla ve asla hak etmediğinden adımdan daha öte eminim.
Her şey bir yana hayatınıza, mahreminize, dünyanıza, siz istemeden, haberdar olmadan, hele de hak etmeden birileri dokunmuş, kulak kabartmış, didiklemiş ve en kötüsü de bunu bir kenara not ederek sizi köşeye sıkıştırmayı hedeflemişse, söylenecek söz de bitmiş demektir.
Bu nasıl bir kavgadır ki kuralı yoktur. Bu nasıl bir kavgadır ki, birbirinin yanından bile geçmeyecek insanları aynı örgütün üyesi diye milletin önüne çıkarmaya teşebbüs ediliyor. En kötüsü, bu nasıl ama nasıl bir kavgadır ki, teknoloji denilen canavarın kahredici imkanlarıyla ülkenin Başbakanını hedef alan akla sığmaz iftiralar icad edilebiliyor.
Bu ülke yoluna devam edecek. Bu toprakların çocukları kendi içine kapanıp kalan, bölgesinde ve dünyada olup bitene kulak tıkayan zavallı bir topluluk olmayı reddediyor. Eninde sonunda daha adil, daha özgür bir dünyanın kapılarını aralamak kısmet olacak.
Bu yolda yürürken başımıza neler gelir, kim hangi tezgahların peşinde olur, kime ne tuzaklar kurulur, tahmin edebilmek zor. Çünkü her adımda daha kötüsünün olabileceğini, her defasında beterin beteri olacağını anlıyorsunuz.
Adalet bir gün hepimize lazım olacak. Bunu dün söylemek de kıymetliydi, bugün de öyle. Dün suskun kaldıklarımızın bedeliyse bunu da çekeceğiz. Ama sadece ve sadece kendi payıma hak etmediğim her türlü uygulamayı, şahsıma yapılan cümle haksızlığı eninde sonunda Adil ve Hakim olan Allah’a havale ediyorum.
Ama en çok da hepimiz için, cümlenin selameti için Ya Settar, Ya Allah diyorum.