Önce istifaya çağırdı, şimdi de, ‘Başbakan’ın direksiyonda olduğu freni patlamış kamyonu sadece cumhurbaşkanı Gül durdurabilir’ diye ‘son bir çareye’ işaret ediyor Mümtez’er Türköne.
Kendimizi Başbakan’ın direksiyonda olduğu ‘önüne çıkanı ezip geçen’ kamyondan korumamız Sayın Gül’ün henüz vakit varken son bir şans olarak direksiyonu Başbakan’ın elinden kapıp, frene basmasına bağlıymış!
Sayın Gül, kamyona nasıl çıkacak, direksiyonu nasıl devralacak bilmiyorum, ama böyle bir şey olması halinde, Gül’ü bu defa kamyondan indirmek için, ilk yazıyı yazma talihsizliği de korkarım Türköne’ye düşer.
Öyle ya sen davet etmiştin, kamyona nasıl çıkardıysan öylece de indirmek sana düşer diyebilir birileri!
O birilerinin kim olduğunu Türköne benden daha iyi bilir, ben yazmayayım, o yazsın!
Ya hiçbir meslektaşının hayal bile edemeyeceği Dubailerde tatil yapabilen bir savcının hukuk dışı soruşturmalarına izin verilecek, ya Gül’ün freni patlamış kamyonun direksiyonuna geçmesi sağlanacak!
Mart seçimleri hiç akla gelmiyor tabi, dersimiz demokrasi ve seçimler değil çünkü!
Dersimiz seçimlerle iktidara gelmiş bir hükümeti, askeri darbe dahil, alavare dalavere Kürt Mehmet nöbete misali alaşağı etmek!
Türkiye’yi bir anda tertemiz bir ülke yapmak için düğmeye basan savcı, talihsizliğe bakın ki, şu günlerde kendisini, müadili hiçbir meslektaşının hayal bile edemeyeceği şu Dubai tatilinden aklamaya yarayacak belgeleri, işadamlarının bürolarına adam göndererek toplamakla meşgul..
Geriye kaldı iki ihtimal.
Sayın Gül’ün direksiyona geçmesi, ya da darbe..
Peki ikisi de olmazsa?
O zaman ne yapılacak?
Godo’yu bekler gibi yıllardır darbeyi bekleyenlere diyecek söz yok, olamaz da.
Ama, bu tayfaya bugünlerde, bir de, darbe koşullarının giderek oluşmakta olduğu tezini yazıp çizen, sözüm ona ‘darbe karşıtı demokratlar’ eklendi.
Darbeye karşıymış gibi davranıp, bir darbenin koşullarını kusursuz bir biçimde anlatma ve analiz etmek heves ve gayretlerine hayran kalmamak ve bu kadar şart şurt oluşmuşken neden hala darbe yapılmadığına şaşmamak mümkün değil doğrusu.
Eğer darbe yanlısıysanız, Muraz Belge’nin, “Ben eminim, binbaşıdır, albaydır, şu an aralarında ‘Bunları bir şey yapıp devirmek lazım, yoksa memleket batacak’ diye haberdar olduğu subaylar’ neden harekete geçmiyorlar diye kendi kendinizi yer bitirirsiniz..
Ama durun bekleyin biraz, bu kadar da aceleci olmayın..
Şartlar tamam belki, ama eksik kalan bir şeylerin tamamlanmasını beklemede fayda var!.
Bir başka yazarın hatırlattığı gibi, belki de, birkaç suikaste hala ihtiyaç vardır!
Bu ihtiyaç ta hal yoluna koyulursa, Murat Belge’nin ‘şu an, memleketi kurtarmak için aralarında toplandıklarından emin olduğu binbaşılar albaylar’ bir sabah uyandığımızda, muhtemelen Meclisin kapısına çoktan dayanmış olacaklar!
Taha Kıvanç cumartesi günkü yazısında şu güzel cümleyle ifade etti durumu:
‘Darbe yapmadan aynı sonucu alma yöntemi’
Bu yöntemin ülkemizi kasıp kavurmuş siyasi paranoyaları nasıl beslediğini biliyoruz.
Ergenekon sürecinde, Kürtler’in bu ülkeye hem ekonomik hem siyasi bakımdan tamamen egemen olduklarına inanılıyordu. Birileri bu paranoyanın yaygın bir inanç haline gelmesi için elinden geleni yapıyordu.
Bu paranoyaya inananlar, daha ileriye giderek Kürtler’in büyük katliamlar hazırlamakla meşgul olduğu fikrine bile itibar ediyorlardı. Büyük katliamlar olacak ve Kürtler Türkiye’yi tamamen ele geçireceklerdi!
O günlerde, bir kadın arkadaşımın, tam da Ergenekon’la mücadele sürecinde Taraf gazetesi okuması kocasıyla yaşadığı bir ihtilaf konusu olup çıkmıştı. Zaman zaman buluşur biraz sohbet ederdik. Bir gün bana kocasının Kürtlerin büyük bir katliama hazırlandıklarına inandığını söyledi. Kadın arkadaşımın kocası, Kürtler’in Türkler’i keseceğine inanıyor, canını kurtarmak için etkili bir Kürt siyasetçi arıyormuş! İster inanın ister inanmayın, aklına ben gelmişim!
‘Orhan Bey’le görüşüyorsunuz’ demiş karısına, ‘katliamlar başlarsa bize sahip çıksın bari de canımız kurtulsun!
Güler misin ağlar mısın.. Kadın arkadaşıma şunu söylediğimi hatırlıyorum:
‘.....Bey’e benden selam söyle..Katliam filan olmayacak, olsa elbette .. Bey’i korurum, ama böyle şeylere bir avukat, bir aydın insan nasıl inanabilir.?’
Darbe yapmadan aynı sonucu alma yöntemi burada da işliyordu işte.
‘Kürtler katliam yapmadan, memleketi bölmeden’ aynı sonucu alma yöntemi!
Yani Türk halkını, Kürtler’in bir gün bu ülkeyi böleceğine ve katliamlar gerçekleştireceğine inandırmak!
Peki o inançtan bugün geriye bir şey kaldı mı?
Hayır kalmadı. Ergenekon sayfası, yani askeri vesayet sayfası kapandı ve bir paranoya da bu kapanan sayfayla beraber sona erdi.
Şimdi sıra bir başka vesayet sayfasının kapanmasına geldi. Hiç endişe etmeyin, o sayfa da kapanacak elbet..
‘Darbe yapmadan aynı sonucu alma’ yöntemi bu defa da tutmayacak..