İktidar sadece yapmadıkları/yapamadıkları veya kusurlarıyla değerlendirilirse ortaya A’dan Z’ye yanlış yapan bir fotoğraf çıkar.
Bu değerlendirme objektif bir değerlendirme olmaz.
Bir tarafa yaptıkları ve hizmetleri diğer tarafa da yapmadıkları veya yanlış yaptıkları konarak değerlendirilirse işte o zaman fotoğraf objektif hale gelir.
***
Bazıları sadece yanlışları ve yapılamayanları seslendirerek Erdoğan ve partisine oy vermeyeceğini seslendirip duruyor.
Aklı başında hiç kimse neErdoğan’a ne de partisine kutsiyet atfetmez. İnsan hata edebilir.
Kaldı ki bizzat Erdoğan bazı konulardahata yaptıklarını gizli saklı olarak da değil canlı yayında ilan etmekten çekinmiyor. Mertçe yanlış yaptık da diyebiliyor.
Ama yanlışlarıyla doğruları mukayese edildiğinde yanlışların doğrular yanında devede kulak bir yana toz zerresi mesabesinde bile olmadığını görmemek için kör olmak gerekir.
***
Kimi yanlışları ve aday listelerini eleştirerek AK Parti’ye oy veremeyeceğini ima eden dost (!) kesim, alternatif de zikretmiyor sadece AK Parti’yi ve liderini eleştiriyor.
Tamam da şu anda önümüzde sadece iki alternatif var.
Ya 24 yıldır belediye başkanlığından başbakanlığa oradan cumhurbaşkanlığına kadar icraatlarıyla ortada duran Erdoğan’ı seçeceğiz ya da terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısının ikici turda destekleyeceğini ilan ettiği İnce’yi!
***
Meclis aritmetiği için de aynı kural geçerli. Ya AK Parti önderliğindeki ‘cumhur ittifakı’ ya da CHP’nin başını çektiği diğer ittifak.
Dolayısıyla biz millet olarak ya dev projelerle ülkeyi şaha kaldırmayı hedefleyen Erdoğan ve partisini ya da yıkım ekibi olarak İnce ve destekçilerini seçmek gibi iki tercihle karşı karşıyayız.
Öte yandan doğudaki Malezya başbakanı Enver İbrahim’den batıdaki Bosna eş cumhurbaşkanı Bekir İzzetbegoviç’e kadar İslam dünyasındaki kanaat önderlerinin ve ümmetin bütünüyle destek verdiği Erdoğan ile, onu indirmek isteyen emparyal güçlerle aynı hedefe atış yapan İnce ve destekçileri arasında tercih yapmak durumundayız.
Fotoğrafa hem ulusal hem de uluslararası perspektiften bakıldığında duygularımızı ve ideolojilerimizi bir kenara bırakarak akılcı davranırsak her şeye rağmen bu millet ve bu ülkenin çıkarı için Erdoğan ve AK Parti’yi tercih etmek durumunda kalırız.
***
Bize yandaş diyenler zannetmesinler ki hataları ve yanlışları tasvip ediyoruz. Asla hataya ve yanlışa doğru demek gibi bir eğilimimiz olamaz/olmamalıdır.
Ama eğer gerçekten samimi bir dost iseniz bu hata ve yanlışları, ilgililerine, düzeltilmesine vesile olacak bir zamanlama ve yöntemle iletirsiniz ama hatayı asla tasvip etmezsiniz.
Yok hem desteklediğinizi iddia edip hem de seçim öncesinde eleştiriler getirirseniz bu sadece muhalifleri sevindiren bir yöntem ve zamanlama olur.
***
Bana göre istikametten sapan her yanlış düzeltilmesi gereken bir münkerdir. Mümin, münker ile mücadele etmek (nehyi anilmünker) zorundadır.
Yöneticileri hata ettiklerinde ikaz etmek “Din nasihattir” Nebevi kuralınca bizzat dinin emridir. Ama bunun yeri ne seçim öncesi gibi münkere destek anlamına gelecek bir zamanlamadır ne de zararı faydasını bastıracak bir yöntemdir.
Ben Erdoğan ile İnce arasında tercih yaparken hiç tereddüt etmeden gönül rahatlığıyla Erdoğan’ı tercih ederim.
Gördüğüm yanlışı da faydalı olacağını hissettiğim bir zamanda lisan-ı münasib ile ikaz ederim.
Erdoğan’a destek verecek olan milletvekili listesine de aynı gönül rahatlığıyla oy veririm.
Gerisi teferruattır.