Eğitim bir şeylere yaramalı. Ve bu “işe yarama” bir biçimde yurttaşların refahına yansımalı.
Eğitim de, hukuk gibi, orta vadede ortalama vatandaşın refah seviyesini yukarı çekmiyor ise bir işe yaramıyor demektir.
ABD’de son günlerde çok ilginç bir gelişme yaşanıyor.
Facebook WhatsApp’ı satın aldı.
Satın aldı ama verdiği para tam 19 milyar dolar.
WhatsApp dediğiniz şirket ise bedava telefon konuşması olanağı sağlayan ve kısa mesaj üreten bir şirket.
Bilebildiğim kadarıyla şimdilik reklam geliri elde etme olanağı da pek yok.
Bir dolara, evet bir dolara bir tür üyelik söz konusu.
Ama, daha şimdiden, WhatsApp’ın üye sayısı beş yüz milyonu aşmış durumda.
Ülkemiz Türkiye’de toplam piyasa değeri 19 milyar doları aşan şirketimiz var mı, bilmiyorum.
Garanti Bankacılık bile galiba toplam piyasa değeri (12 milyar dolar dolayında) olarak WhatsApp’ın çok altında.
WhatsApp gibi bir şirket üretmek için büyük bir sabit sermaye yatırımına da gerek olmadığı açık.
Peki biz neden WhatsApp türü, sabit sermaye yatırımı bile gerektirmeyen bir şirket üretemiyoruz hala?
Bu konunun sermaye nedreti ile bir ilişkisi olamayacağına göre yukarıdaki sorunun cevabı nedir?
Bu sorunun cevabının bizim eğitim-öğretim sistemimizin derinliklerinde bir yerde gizli olduğu aşikar.
Orta vadede bizim de bir WhatsApp ya da benzeri bir yüksek teknoloji ürünü üretmemiz isteniyor ise eğitim-öğretim sistemimizin yeniden düşünülmesi lazım.
Finlandiya soğuk savaş senelerinde kapalı bir siyasal rejim ve kereste ihracatçısı bir ülke iken 1990 sonrası bu ülkede ilginç şeyler yaşandı.
Finlandiya hem eğitim sisteminde hem de yüksek teknolojide büyük bir hamle yaptı.
Finlandiya’nın Nokia üretimi ve hamlesi işte bu eğitim hamlesinin bir ürünü.
Türkiye’nin de eğitim sistemini yeni Nokia’lar üretmek üzere yeniden dizayn etmesi şart.
Eğitim-öğretim sistemi zaten bir yerlerde mevcut bilginin aktarımı üzerine değil, yeni bilgi üretme kavramı üzerine inşa edilecek.
Bu iş kolay mı?
Hiç de kolay görünmüyor.
İlk yapılması gereken WhatsApp gibi bir şirketin küresel piyasalarda 19 milyar dolara nasıl alıcı bulduğunu düşünmek.
Onlar neler yapmışlar, biz neler yapmak zorundayız?
Daha anaokulundan başlayarak doktora aşamasına kadar eğitim-öğretim süreçlerinde nasıl değişiklikler gerekiyor?
Aile ortamlarına kadar inersek projektörleri nerelere tutmak gerekiyor?
İşin hiç de kolay olmadığını bilelim, görelim ama yılmayalım.
Başta türlü ne cari açıkla mücadele, ne sürdürülebilir büyüme mümkün olmayacaktır.