Rand Corporation tarafından Aralık ayı sonunda hazırlanan “Suriye İçin Barış Planı” başlıklı rapor, son günlerde gündeme gelen ve ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir askeri üs kurduğu iddialarıyla birlikte ele alındığı zaman farklı bir anlam kazanıyor.
Rand’in raporu, Suriye’de yıllardır süren iç savaş ve rejimin zulmünün yıkıntılarını yok sayıp, bu ihtilafın bir Müslüman nesli radikalleştirdiği tespitiyle başlıyor.
Öncelik Suriye’de ölen ve göçe zorlanan yüzbinler değil, ABD ya da batı ülkelerinde yükselen dini hoşgörüsüzlük rapordaki jargona göre!
Gidişatın önünün kesilmesinin imkansızlığının altının çizildiği rapor, Suriye’de üzerinde uzlaşılmış bölgeler oluşturulmasını ve bu bölgelerin korunması için yabancı askeri güçlerin Suriye’nin içine konuşlandırılmasını öngörüyor.
Buna göre, Suriye Kürt bölgesini ABD askeri garantör olarak koruyacak, rejim güçlerinin kontrolü altındaki bölgeler İran-Rusya ikilisinde olacak. “Sünni muhalefet” diye tanımlanan Suriye muhalefetinin kontrolü altındaki bölgeleri Türkiye-Ürdün ikilisi garantör sıfatıyla koruyacak.
DAEŞ kontrolü altındaki bölgeler, uluslararası koalisyon tarafından temizlendikten sonra da, geniş temsiliyet niteliğine sahip bir Suriye hükümeti operasyonel hale gelecek.
Raporda, Rus hükümetine Esad rejiminin devrilmeyeceği garantisinin verilmesi de yer alıyor.
ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda onlarca danışmanın bulunduğu askeri bir hava üssü kurduğu yönünde haberlere tam da bu noktada kulak verelim.
ABD yönetimi ise Suriye’de herhangi bir havaüssünü kontrolleri altına aldıklarını yalanladı, ancak ülkede sorumluluk altındaki kuvvetlere lojistik destek için her türlü vasıtayı araştırdıkları yönünde.
Fransız Haber Ajansı AFP Suriyeli askeri bir kaynağa dayandırıyor bu yöndeki bir iddiayı. “Amerikalılar, üç ayı aşkın bir süreden beri Haseke vilayetinde Rumeylan’ın güneyindeki Ebu Hacer’de askeri bir üs tesisi hazırlıyor” diyen Suriyeli askeri kaynak YPG-PYD’nin ve onlarca Amerikalı uzmanın bu projeye katıldığını belirtiyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de bu haberi teyit eden açıklamalar yaptı, AFP haberine göre...
Rusya’nın da Kamışlı Havaalanı’nı kullanmaya hazırlandığı haberleri geldi. Moskova, bu iddiaları yalanladı ama iddia sahibinin, yani Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin bu iddialar konusunda neredeyse koordinat verdiğinin altını çizelim...
Bütün bunlar, açık kaynaklarda yer alan iddialar, öneriler, teklifler...
Sanki nabız yoklanıyor.
Sanki, ABD’de birileri Suriye haritasına Kürt pastasının bir aracı olarak bakıyor ve algı oluşturarak bir hamur mayalıyor.
Bütün bu tevatürü, ABD’deki başkanlık seçimlerine kadar fiiliyata geçmesi beklenmeyen hayaller olarak görmek de mümkün...
Zira ABD’li yetkililer, Suriye’nin toprak bütünlüğü diyor da başka bir şey demiyor.
Ancak raporların, açıklamaların satır aralarındaki Irak Kürt bölgesi göndermelerine de kulak vermek gerekiyor.
Türkiye’nin olası bir Suriye-Kürt entitesi ile tıpkı Iraklı Kürtlerle olduğu gibi partner olabileceğinin Ankara’ya anlatılmasını salık veriyor Rand’in raporu...
Çok tehlikeli ve sinsice mesajlar bunlar!
ABD Başkanlık seçimleri öncesi bütün bu hengameyi ve toz dumanı statüko ve gerçeklik olarak koruyan Washington yönetiminin, bazı flu noktalara açıklık getirmesi gerekiyor.
Ve tabi verdiği sözleri tuttuğunu göstermesi de...
Aylar önce, Star’a konuşan ABD Büyükelçisi John Bass’ın Suriyeli Kürtler konusunda verdiği mesajların tek tek kadük hale geldiğini görmek de böylesine bir açıklık ihtiyacını daha da elzem kılıyor.