İyi hoş da hiç olmazsa “derbi” kelimesinin anlamına uygun hareket etmek gerekmez mi?
Hakem başlama düdüğünü çalıyor, top Trabzonspor’da savunma yürüyerek pas yapıyor. Sanki maçın uzatma dakikaları.
Ayıptır.
İkinci dakika Adrian yine Adrian.. Her gelen hocanın ilk önce kestiği, oynatmadığı Adrian, şahsi gayretiyle Trabzonspor’u 1-0 öne geçirdi. Erken gelen gol Trabzonspor’a moral getirir, daha iyi oynar dedikse de maalesef öyle olmadı. Trabzonspor iyi oynamazken Rizespor da futbol adına Trabzonspor’un zaafından faydalanacak bir oyun ortaya koyamadı. Haftanın daha önceki maçlarını seyreden futbolseverler, iki takımın ne kadar kötü futbol oynadığını ve Trabzonspor’u ne kadar zor günler beklediğini anlıyorlardır.
Trabzonspor daha ikinci haftada S.O.S veriyor.
Volkan Şen ile tribün arasındaki diyalog Trabzonspor’a yakışmadığı gibi başıbozukluğun ifadesi olarak ilk yarıda açıkça gözüktü.
Rizespor golden sonra mütevazı şekilde ataklarına devam etti. İnanın mütevazı şekilde devam etti. Bu atakların sonunda golüne de kavuştu. Yalnız kalmanın rahatlığı içindeki Onur kardeşimiz hatalı çıkışıyla rakibin önüne yumrukladığı topla ilk yarının skorunu da tabelaya yazdırmış oldu.
İkinci yarı yine golle başladı. Malouda, Adrian’ın nefis pasını aynı güzellikte şutla gole çevirdi.
Adrian-Malouda ikilisi biraz olsun oyunu güzelleştirdi. Golden sonra pozisyon adına hiçbir şey görünmedi.
Rizespor’un inanın çok fazla baskı yapmadan Trabzonspor’u zorlayıp pozisyon bulduğu ve buna mani olmak için Trabzonspor’un hiçbir şey yapmadığını seyrettik.
Son dakikalarda Rizespor tamamen oyundan kopunca Trabzonspor yakaladığı pozisyonları kullanamadı. Üç puan önemli olduğu için oyuna bakmadan memnun olmak gerek ama gelecek için sinyaller kötü. Trabzonspor takım olamamış. Otorite boşluğu var. Önlem alınması şart.