İlginç bir derbi izledik. Maçın hemen başında Selçuk İnan ve Burak Yılmaz ile net gol pozisyonları bulan Galatasaray’dı. Selçuk’un gol vuruşunu kaleci Volkan mükemmel çıkartarak gole izin vermedi. İkinci net gol pozisyonunda ise Burak, aşırtma bir vuruşla topu dışarı atan oldu. Bu da gösteriyordu ki; Galatasaray maçın başında iki net pozisyonu değerlendirememiş oldu.
İlk yarıda Galatasaray; pozisyon üstünlüğüyle Fenerbahçe’ye nazaran daha iyi gözükürken; ikinci yarıda Fenerbahçe, Galatasaray kalesini ablukaya alarak, pozisyon üzerine pozisyon üreten, fakat bir türlü gol becerisini gösteremeyen bir hale dönüştü.
Sow’un gol vuruşunu Muslera kurtarırken; Emre’nin frikik vuruşu ise direkten döndü. Dönen bu topu Kuyt dışarı vurarak, Fener’i bir golden mahrum bırakmış oldu.
Kuyt, maçın 81. dakikasına kadar takımın değil, sahanın en kötü futbolcusuydu. Ama futbol bu. He kadar kötü oynarsan oyna. Ne kadar gol kaçırırsan kaçır. Böylesine bir derbide golü atan da olursan, kaçırdıklarınla değil, attığın golden dolayı kutlanır ve kahraman olursun.
Ben kaleci Volkan’ın bu derbideki performansını ayakta alkışlıyorum. Mükemmel kurtarışlar yaptı. Takımına güven verdi. Dolayısıyla böyle kritik bir galibiyet almış bir Fenerbahçe’nin de en başarılı futbolcusu olarak onu ilan ediyorum.
Fenerbahçe adına dün akşamki derbide Volkan’ın dışında göze batan isimler, savunmadaki her türlü açığı mükemmel kapatan Mehmet Topal, çok üretken olamasa da, Galatasaray’ın sol kanadını çok yıpratan Gökhan Gönül oldu.
Burada hakem Cüneyt Çakır’a da bir parantez açalım. Olcan’ın Emenike’yi düşürdüğü pozisyona faul çalıyorsan; o zaman Olcan’a da kırmızı kart göstereceksin. O pozisyon faul ise eğer, kartın rengi de kırmızı olur.
Kısacası Fenerbahçe, mutlak kazanmak zorunda olduğu maçı kazanarak, şampiyonluk yarışını adeta yeniden başlattı. Bu maçtan Fenerbahçe adına çıkabilecek kötü skor, her şeyi tartışmalı hale getirecekti. Galatasaray ise lider olarak geldiği Kadıköy’den yine lider olarak dönüyor ama artık rahat değil.