İnsan hiçbir şeye üzülmüyor da; 1996'da başlayan ve 2002 yılına kadar süren; Türkiye Ligi'ni bir araç olarak görüp, amacı Şampiyonlar Ligi'ne yönlendiren vizyon, dün gece Arena'da toprağa gömüldü.
Hocasından futbolcusuna kadar hemen herkesin Türkiye Ligi'ne odaklandığı, 4. yıldızın Avrupa'dan önemli olduğunu söylediği bir ortamda; Avrupa'da başarı beklemek doğru olmazdı.
Bugün sakin kafayla baktığınız zaman; Prandelli tercihinden, yapılan transferlere kadar, mukavele uzatmaktan, 25 kişilik kadroyu 41 futbolcuyla şişirmeye kadar yapılan yanlışları konuşmak en doğrusu.
Artık Galatasaray için en önemlisi Fenerbahçe'yi yenmek olmuş. Çok kötü futbola rağmen, Sneijder'in yıldızlaşması sonucu kazanılan derbi, belli ki futbolculara da kafi gelmiş.
Dün akşam futbolu Borussia oynadı. Ne yazık ki Galatasaraylı futbolcular topu tekmelemekle yetindi.
Prandelli'nin kurduğu takım, verdiği taktik, hafta sonu oynanacak Başakşehir maçı için geçerli olabilir de; bu maç için çok yetersizdi. Galatasaraylı futbolcular için de aynı şey söylenebilir. Bu kadro Süper Lig için yeterli. Ama Avrupa için asla!
Ünal Aysal'ın giderayak aldığı Pandev ve Dzemaili, transfer konusunda nasıl bir kafa karışıklığının yaşandığının somut işaretleri. Koskoca 90 dakikada Galatasaray'ın bir tek ciddi tehlikesi yok rakip kalede. Yediği 1. ve 2. gol, Semih ve Chedjou'nun hataları sonucu. 3. gole yapılacak bir şey yok. Zaten 4. gol için de söylenecek laf yok...
Hala defalarca sormama rağmen, Burak ve Selçuk'un sözleşmelerinin neden 2018'e kadar uzatıldığını ve bu futbolculara yıllık 3 milyon euro gibi akıllara ziyan bir miktarın niye garanti para olarak verildiğini öğrenemedim. Futbolcuya para vererek onun daha iyi oynamasını sağlayamazsınız.
Galatasaray'ın bir an önce oturup; “2000 yılının vizyonunu yeniden nasıl yakalarız?” diye düşünmeye başlaması şarttır. Yoksa, dün geceyi tekrar yaşarız hep birlikte.