1910 yılında 10 bin göçmen gitmiş ülkemizden ABD'ye.Detroit'teki Ford motorlu taşıt fabrikası başta olmak üzere emek sektörüne yayılmışlar. Üçüncü kuşağa varamadan çoğunun milli kültürel kimliği yitip gitmiş, Hayri'lerden Henry'lere göçmüş... Amerikan Nüfus Sayım Dairesi'nin 2014 sonuçlarına göre ABD'de 182 bin Türk vatandaşı var. Gerçek Türk nüfusun, bunun çok üstünde olduğunu zikrediyor görüştüğümüz kişiler. Temsil imkanı olarak siyasi partilerin ABD'deki varlığı çok önemli. Diaspora dediğimiz şey, moral toplantılarla kotarılacak bir hadise değil. Gönderildiği ülkeye yabancı, hamasetten ve dışlayıcılıktan başka söz bilmeyen bazı vekiller temas yerine iletişimsizliğe sebep oluyor. Terör örgütü FETÖ hız kesmeden çalışırken, ABD'deki diasporamızın Türkiye'yle olan ilişkileri her zamankinden daha hayati...
***
"Tutuklamayla ilgili delil görmek istiyoruz"diyor John Bass. 1963 tarihli Viyana Sözleşmesine göre böyle bir hakkı yok. Hatta "persona non grata" ilan edilmeyi hak eden birisi. Casusluk suçlamasıyla takip edilen Türk vatandaşları hakkında, sanki sömürge valisi edasıyla konuşuyor.
Latin Amerika ülkelerinde zaman zaman rastlanan "siyasi sığınma" meselesi de değil karşımızdaki vak'a. Terör örgütü FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ciddi irtibatları tespit edilen kişilerin, adalete teslim edilmesi süreciyle niye bu kadar ilgili John Bass?
Diplomat John Bass ve Amerikan Dışişleri'nin (dolayısıyla neo-conların) Türkiye üzerinden, Trump'la girdikleri restleşmeye dikkat çekmiştim.
FETÖ'nün Amerika'daki varlığı, halen kullanışlı bir operasyon aleti olarak Amerikalı Şahinler tarafından işletiliyor. Ama daha geniş ölçekte bakıldığında Yargıç Bharara tarafından açılan davadan itibaren, kendilerini de sıkıştıran bir FETÖ türbülansına girdikleri gayet açık. Müttefik olarak Türkiye'yi kaybetme pahasına korudukları bu yapı, son kriz de gösteriyor ki, ABD'nin içini de benzeri şekilde oymak ve karıştırmakla meşguldür. FETÖ, Amerika'nın da başına beladır!
ABD'de olduğumuz günlerde San Francisco'da casus filmlerini aratmayacak bir hadise yaşandı. Rusların Genel Konsolosluk binası, kapıları kırılarak basıldı, 50 Rus sınırdışı edildi. Buna rağmen vize yasağı gibi bir müeyyideye gidilmedi. Peki Türkiye için niye böyle bir sert yola giriliyor.
Bunda Türkiye'nin Erdoğan liderliğindeki bağımsızlıkçı dış politikanın etkisi olduğu kuşkusuz. Ama bu bağımsızlıkçılık Türkiye'yi yalnızlaştıran, tekilleştiren içe kıvrık diplomasi de değildir. Mustafa Şahin'in ifadesiyle; "Türkiye'nin ruhu vardır ve Türkiye, sınırlarından ibaret değildir". Bunu, Sancak Novi Pazar'daki ziyaretinde Cumhurbaşkanımız'ın boynuna sımsıkı sarılan kız çocuğunun gözlerinden okuyabilirsiniz. Türkiye, manası kendisini aşan bir kelimedir. Dolayısıyla bir yandan bağımsız bir yandan da bağlılığa dair duygudaşlık coğrafyası çok geniş bir ülkeden söz ediyoruz Türkiye derken.
Türkiye'nin BM, NATO ve uluslararası kamuoyu kurumları hakkında, adalet üretilmediğine dair artan eleştirileri de düşünüldüğünde... Vize yasağı, ABD aleyhine adaletsizlik eleştirisini güçlendirecek bir ayıba dönüşüyor. Amerika'daki derin yapı, sadece Türkiye ve temsil ettiği ülkelere değil, bizzat ABD'nin kendi seçilmişlerini de devre dışı bırakacak bir sertliğe gidiyor. Türkiye'ye vize yasağından FETÖ ve neo-con'lar dışında kimse memnun değil.
FORUM-USAgazetesi sahibi ve MÜSİAD ABD Başkanı iş adamı Mustafa Tuncer vize yasağı sonrası ilk açıklamayı yapan kişi olarak, kararın sadece Türkiye değil iki ülke vatandaşları için de olumsuz anlamına değindi, "MÜSİAD olarak 100'ü aşkın Amerikalı düşünce kuruluşu, gazete ve bakanlıklara mektup yazarak, ülkelerarası siyasetin dönem dönem farklı tansiyon seviyelerinde seyretse de ekonomik ilişkileri de etkileyecek bu yasak, iki ülkenin sivil vatandaşlarını olumsuz etkileyecektir" dedi. "Yıllık 18 milyar dolarlık bir pazarın, FETÖ yüzünden heba edilmesine de müsaade edilmemeli" diye ekledi.
ABD'deki iş adamlarımızdan Cihannüma Grubu Başkanı Levent Ali Yüksel ise "yapıcı diplomasi"den söz açtı. "İki ülke arasındaki askeri operasyon kapsamlı güvenlik işbirliklerini etkilemeyeceği Pentagon tarafından deklare edilmiş bu kriz, iktisadi ve sosyal hayata dair muhtemel olumsuz yansımaları zuhur etmeden bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır'' dedi.
Sorunun en kısa zamanda diyalogla çözülmesini temenni ettiklerini söylüyorlar.