Susanne Winter konusunda anlatacaklarım bitmedi, demiştim son yazıda. Merakım şuydu: İslamiyet’e hakaretten Avusturya makamlarınca iki yıl hapis cezasına çarptırılan birisi Türklerin tertiplediği ‘hoşgörü’ başlıklı bir toplantıya niye katılmak isterdi ki? Sordum bunları kendisine. ‘Hoşgörüden ne anladığınızı bilmek istedim’ dedi. Hapis cezasına yol açan yalan yanlış bilgileri kim göndermiş dersiniz Susanne Hanıma? Libya’daki Amerikan Büyükelçisinin ölümüne ve Arap ülkelerinde protestolara sebep olan Peygamberimize hakaret dolu filmi çeviren Kıptiler... Ekmeleddin Bey bunları izah etti kendisine ve ‘ne zaman İslamiyet’le ilgili bir bilgiye ihtiyacınız olursa size yardımcı olmaya hazırım’ diyerek kartvizitini takdim etti. Nursuna Memecan’ın sohbeti tatlıdır. Susanne Hanımı uzun uzun konuşturdu. Meğer hapis cezası karşılığı 25 bin Euro ödemiş. Nursuna Hanım, ‘o kadar acı gelmiş ki bu ceza, hala altından kalkmaya çalışıyor’ dedi bana. Susanne Hanım ikinci gün öğleye kadar izledi sempozyumu. ‘Öğleden sonra parlamento çalışmaları var’ diyerek izin istedi ve ekledi: ‘Sizlerle arkadaşlığım devam edecek’. İlk gün oturumlarından sonra saha ziyaretleri adını verdiğimiz program başladı. Önce Avusturya Parlamentosunu gezdik. Bu tarihi bina özenle korunmuş. Yeni düzenlemeler varsa da binanın özgün haline halel gelmemiş.
Avrupa Birliğinin pek çok yan kuruluşu var. Bunlardan biri de “Temel Haklar Ajansı”. Temel hakları, Avrupa Birliğindeki herkes için gerçekleştirme iddiasındaki Ajansın Viyana bürosunda bize bir sunum yapıldı. İlginç çalışmaları var. Meraklıları için internet adresini yazayım: http://fra.europa.eu.
Viyana’da çok değişik bir merkezle tanıştık. Viyana Başpiskoposluğu Hristiyan-İslam İlişkileri Merkezinin Hristiyan başkanı Rahip Martin Rupprecht. Taceddin Kutay, Viyana’da yüksek lisans yapıyor ve bu merkezde Rupprecht’le işbirliği içerisinde faaliyet gösteriyor. Viyana’daki Hristiyan ve Müslümanların karşılaşabilecekleri dini içerikli sorunlarla uğraşıyor bu merkez. Merkezin bir internet sitesi var: http://www.christian-islamic-encounter.at. İmam-Rahip günleri adlı etkinlikte bir imam kilisede bir pazar günü vaaz etmiş, Rahip Rupprecht de bir Cuma günü vaiz kürsüsüne oturmuş. Taceddin Bey, ‘minberi istedi ama olmaz dedik’ diye aktardı Rupprecht’in arzusunu. Bize yaptıkları sunumda, karşılaştıkları ilginç sorulardan da bir demet yapmışlar. İşte bir kaçı: Müslüman komşum vefat etti, ne yapmalıyım? Kızımın erkek arkadaşı bir müslüman, tedirgin olmalı mıyım? Rahipler çıkartınca günah gerçekten çıkıyor mu?
İstanbul milletvekili Harun Karaca’nın kızı, 28 Şubatçıların saçtığı karanlığı, Viyana’da uluslararası ilişkiler tahsili yaparak aydınlığa çevirme gayretindeki gençlerimizden biriydi. Harun Bey bu sebeple Viyana’ya çok sık gidip gelmiş ve karanlıkla savaşan gençlerimizin kurduğu WONDER adlı dernekle çok yakın ilişkisi olmuş. Birinci gün akşam yemeği için bize her konuda destek olan Büyükelçimiz Ayşe Sezgin’in seçtiği bir mekân olan Pallavicini adlı küçük bir saraydaydık. Harun Bey ve milletvekili arkadaşlarımızdan bir kısmı ise WONDER’in misafiri oldular. Yemekten sonra ben de katıldım sohbete. Kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de ziyaret ettiği WONDER, gençlere imkân hazırlamaya devam ediyor. Bu ara benim Yaseminlerle başım hoş. WONDER’de de her şeye yetişen, herkese kol kanat geren bir Yasemin Bozkurt vardı. ‘Bir kapı kapanırsa Allah başka bir kapı açar’ derler. Türkiye’de kızları üniversiteye sokmayanlar, açılan Viyana kapıları dolayısıyla Avrupalılara da kızmışlar mıdır acaba?
İkinci gün ‘Hoşgörü ve Medyanın Rolü’ ele alındı. Uçağı kaçırdığı için Viyana’ya gelemeyen Cengiz Çandar’ın yokluğu, Etyen Mahçupyan’ın kuşatıcı konuşması sayesinde belli olmadı.
Viyana kuşatmasında Osmanlı karargâhının kurulduğu yeri görmek istedim. Sırtımızı Tuna’ya verip bir fotoğraf çektirdik. Buralarda insan neler hissetmiyor ki... Öyle bir duygu seliydi ki benim için... ‘Ne söylesek az’ mı desem, ‘ne söylesek gereksiz’ mi?
İşte size Viyana seferimiz...