Bugün kavgam yok. Haksızlık karşısında sıktığımız yumrukları yavaşça Allaha açıp kardeşlerimiz için duanın kıyamında olma derdindeyim.
Ölümün olduğu yerde insan sessizliğe gömülmeli. Sessizlik ölümün zikridir. Sır biter. Sayfalar çevrilir. Derya dalgasını toplar, kıyıya vuranlar ayaklanır, yarım kalan cümlesini cennette tamamlar bir bebek. Anne eteğinden bir yağmur damlası gibi süzülür yaşamak. Yara bandını geriye sarar bir baba, evladının elini yanağında ne zaman gezdirdiğini hatırlamaya çalışır.
Ölüm, insanın kalbini yakmaya en sondan başlar.
Onu en son ne zaman gördün?
Cevabı acıtıyorsa soruyu geçersin ama bir yolunu buluyor hatırlatıyor bir melek nefesine dizdiği bütün sevdiklerini sana.
İzmir’de 43 can ..
Gitti. Buse’nin gözlerindeyim bugün. Kurtarılana kadar yan odadaki annesine seslenen Buse’nin sesindeyim. Hani çocukken meyve ağacına çıkarsın düşeceğinden korkan bir annen vardır arkanda. Seni akşam ezanlarında eve toplayan bir annen. Sofraya oturduğunda bir bardak suyun annen. Taze ekmeği sana en güzel bölen anne eli değilse nedir?
Bugün sofrasından bir tabağı eksilen, ütülediği en son elbisesine sarılıp gökleri gürüldeten Buse’nin derdindeyim.
Bugün , virane olmuş evinin önünde dört evladını bekleyen Nilay Annenin sesi dağlasın bizi.
İzmir sallandı ama vicdansızlık enkazından kurtarılmaya tenezzül etmeyen o kadar çok vahşi var ki aramızda.
Evet deprem anında ilk patlayan kanalizasyon borularıdır o kadar çoklar ki sıçramasınlar diye kardeşlerimizin hatıralarını nereye kaldıracağımızı şaşırdık.
Böylesi zamanlarda bile hedefini vurmaya çalışan şerefsizlikte keskin nişancılarımız var bizim .
Böylesi zamanlarda acıların üzerinde takla atan sirk çadırlarımız var.
Böylesi zamanlarda çamurdan musalla olmuşçasına ölü bekleyen sürüngenlerimiz var.
Kızılay, bu kadar kansızlığa rağmen hilaline yaraşır sükunetle canların derdine düştü, bütün görevliler o evlatların annesiydi.
Bu acı olayda dua dua birleşen Kızılay, AFAD ve bütün vicdan ekipleri muhteşem bir sınav verirken, çukurlarının altında kalıp böğüren bu ergen sivilcelere iyi bakın.
1999 depremindeki gibi enkaz altında canlı canlı çürüyen kardeşlerimiz varken müsamere bebesi gibi kıkırdayarak açıklama yapan Eski Türkiye yok diye kuduruyorlar.
Siz kuduracaksınız, kendi nefret enkazınızı birbirinizin üzerine yığın. Kardeşler üzülür kalleşler sevinir diyerek ölü sayısınca gerdan kırıp sıvayın.
Bu kenetlenme bu muazzam kardeşlik leke tutmaz. Yal tabağınızın lekeleriyle aranızdaki çamurdan deterjan kutuları ilgilensin..
Biz duanın kıyamındayız bugün.
O viranenin altından “ Abla elimi tutar mısın” diye ağlayan İnci’nin eli var kalbimizde.