İnsanlık olarak, adına Amerika Birleşik Devletleri dediğimiz bir küresel haydutla boğuşmak zorundayız.
Eğer gelecek kuşakları kurtarmak, doğanın vahşi kapitalizm tarafından talan edilmesini, eşitsizliğin milyonlarca insanın ölümüne sebep olmasını önlemek istiyorsak, bu mücadeleyi kararlı yapmak zorundayız.
Emperyalizme karşı savaş, kurtuluşun ana cephesidir.
Wall Street ile anılan Amerikan emperyalizminin ekonomideki sembolleri “ayı” ve “boğa”dır. Ayı, borsalarda düşüşü, boğa ise yükselişi simgeler(di.) 2008’de, Wall Street’teki hırsızlar tarafından oluşturulan büyük kriz sonrası ortada ne boğa kaldı ne de ayı, şimdi bir tek hayvan var: Yaban domuzu…
Amerika, her yere bir yaban domuzu gibi giriyor, güzelim tarlaları mahvediyor, yiyebildiğini yiyor, gerisini kimsenin faydalanamayacağı ölçüde mundar ediyor ve yıkım koşusunu aralıksız sürdürüyor.
Ayı yukarıdan aşağıya inen pençeyle (borsada iniş demek) boğa ise aşağıdan yukarı boynuz hareketiyle (borsada yükseliş demek) rakibini öldürür. Emperyalizm, yaban domuzu kimliğiyle koşarak geliyor, vuruyor, geçiyor, arkasına bile bakmıyor…
Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya… Darbeyi yediler halleri ortada…
Şimdi Venezuela…
Trump 2 hafta önce bir kararname imzaladı, hedefi, 35 milyon masum Venezuelalı sivili, çoluk-çocuk, aç, ilaçsız ve en acil ihtiyaçlarını karşılayamayacak hale getirmek.
Yasadışı bir karar. Tek taraflı. BM tarafından desteklenmiyor, aksine, “yaban domuzu”, bütün ülkeleri bu yaptırımları uymaları için tehdit ediyor.
Uymazsan, gelecek, yıkacak ve çekip gidecek…
“Yeni Dünya Düzeni” denilen budur, sevgili okur.
Amerika öldürür. Ölmemek için onun dediğini yapmak zorundasın.
Ya da ölümü göze alıp savaşacaksın. (Bir de o öldürüyorsa ben daha iyi öldürürüm diye ortalığa dökülmüş Rusya gibiler var ki, o da ayrı konudur.)
Benim paramı kullanıyorsan…
Ne demişti o Amerikalı savcı Hakan Atilla üzerinden Halkbank’ın üzerine yüklenirken: Eğer Dolar’ı dış ticaretinizde kullanıyorsanız, bu ülkenin kurallarına uyacaksınız…
Doğru bir söz bu.
Küresel ekonominin Dolar’a bağımlılığını sonlandırmadıkça da doğru bir söz olarak kalacak, çaresiz.
Bakın, Ziraat Bankası, Venezuela Merkez Bankası’na ait bir hesabı kapatmak zorunda kaldı, belli ki, “yaban domuzuna” buralara koşması için köprü görevi görecek bir sebep vermemeye çalışmış.
Aynı gün, Çin petrol şirketi de Venezuela’dan 5 milyon varillik petrol alımını askıya aldı. Büyük-küçük bütün devletler tedbir alıyor anladığımız kadarıyla.
Aslında Venezuela’nın Ziraat’taki o hesaba ihtiyacı yok, işlemlerini Amerika’nın bilgisi dahilinde Norveç’in Handelsbank’ı üzerinden yürütüyor. Norveç’in burada ne işi var? Maduro yönetimi ile Venezuela muhalefeti arasındaki görüşmeleri Norveç yürütüyor!..
Anladınız siz beni…
Venezuela halkı direnirken…
ABD-Avrupa hattında sergilenen kepazelikle bir işbirlikçinin Venezuela’nın meşru cumhurbaşkanı ilan edilmesi, emperyalizminin pervasızlığının açık örneğidir.
Türkiye, Rusya ve Çin’in meşru yönetim olan Maduro’ya desteği, anti-emperyalist mücadelede kararlı bir halkın ezilmemesi için iyi bir zemindir.
Ama zaten, o halk, Küba, Nikaragua, Surinam, Bolivya’nın doğrudan, Meksika ve Uruguay’ın dolaylı desteğiyle Amerikan emperyalizmine karşı geleneksel “Latin direniş bayrağını” yükseltmişse, biz burada yan çizsek bile mücadele sürer gider…
Tavsiyem, burada yan çizmeye meyilli karakterlerin sesinin yüksek çıkmasının önlenmesidir.
Venezuela’yı Amerikan emperyalizmi karşısında yalnız bıraktığımız an, yaban domuzu bizim tarlamıza göz diker, bilin!..
Zaten tarlanın sınır boylarında dolaşıp duruyor. (Son olarak korgeneral rütbesinde görüldü, Şanlıurfa’da…)
Lafı toparlayalım…
Kurttan post, yaban domuzundan da dost olmaz…