George W. Bush 12 Eylül saldırılarının ardından “Ya bizimlesiniz ya teröristlerle” demişti. Aktörlere hareket edebilecek gri alan bırakmamıştı. Bush o dönem çok eleştirilmişti ama aslında bu, ABD’nin Soğuk Savaş’tan bu yana uygulamaya çalıştığı bir diplomasi yöntemi. Herkesin kendisiyle birlikte hareket etmesini istiyor, aksi durumda ilişkiler geriliyor. Washington bu çerçevede ekonomiyi de bir silah olarak kullanıyor.
Güncel örnek Çin-ABD ticaret savaşları ve teknoloji devi Huawei’nin başına gelenler. ABD, Çin’le girdiği ticaret savaşının boyutlarını genişletti. 2018’de ticaret savaşının hem ABD’ye hem Çin’e maliyeti büyük oldu. ABD’nin Çin’e ihracatı yüzde 42 azaldı, borsası yüzde 8 değer kaybetti. Çin’in ise büyümesi yavaşladı. 2009’dan bu yana en düşük büyüme gerçekleşti. Ülkenin mali gelirleri azaldı, Çin borsası son 12 ayda yüzde 35 düştü.
ABD bu savaşta Huwaei’yi de hedef alıyor. Önce şirketin Mali İşler Direktörü Meng Wanzhou’yu “İran yaptırımlarını deldiği” gerekçesiyle Kanada’da tutuklattı. Ardından şirketi casuslukla suçladı.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo şu sıralarda Avrupa ülkelerini dolaşıyor. Macaristan’da yaptığı açıklamada sözkonusu ülkelerin Huawei ürünlerini satın almamalarını, aksi takdirde Washington yönetimiyle işbirliği yapmalarının zora gireceğini söyledi. Gerekçesi ise tanıdık. ABD, NATO ülkelerinin Amerikan malı sistemlerle Huwaei ürünlerini birlikte kullanmasının bilgi transferine yol açabileceğini savunuyor. Bu konu ABD ile Avrupa ülkeleri arasında yeni bir gerilimin fitilini ateşleyebilir. Ayrıca Huwaei ürünleri Türkiye’de de kullanıldığından Ankara-Washington gündem maddelerine bu konu da eklenebilir. Nitekim işaretleri geliyor..
Benzer bir durumu Venezuela’nın altınlarında da yaşayacağız. Türkiye ile Venezuela’nın altın ticareti konusunda işbirliği yapmak istediği bir sır değil. Geçtiğimiz günlerde Maduro’nun yardımcısı Türkiye’ye gelerek Çorum’da incelemelerde bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan “İnşallah altın ticaretinde Çorum’u bir başka noktaya taşıyacağız” dedi. ABD şu sıralar Venezuela’da bir darbe girişiminde bulunuyor. Maduro yönetimini devirmek için tam saha baskı uyguluyor. ABD yönetiminin Venezuela altınlarını da yakın takibe aldığı anlaşılıyor. Ankara-Washington hattında yapılan görüşmelerde bunun işaretleri seziliyor. Yakın vadede ABD ile bu konuda çıkar çatışması yaşayacağımız öngörülebilir.
Çin’le ticaretten İran petrolüne, Venezuela altınından S400’e, ABD’nin uyguladığı baskıcı politikalar küresel ekonominin köküne kibrit suyu döküyor. Washington’un hem kendi ekonomisine hem de dünyaya verdiği bu zarar sürdürülebilir değil.
Türkiye’ye karşı terör ittifakı
Türkiye’de hiçbir seçim süreci kolay geçmedi. Bu da geçmeyecek. Dün açıklanan bir bilgi bunun işaretini veriyor. Terör örgütleri PKK ve DEAŞ’ın işbirliğinden bahsediyorum. PKK ile DEAŞ anlaşmışlar. Bir nevi Türkiye’ye karşı terör ittifakı kurmuşlar. Buna göre, DEAŞ Türkiye’ye saldıracak, PKK da karşılığında elindeki DEAŞ’lıları serbest bırakacak. Türkiye’ye karşı terör ittifakının amacını analiz etmek zor değil. Türkiye’nin istikrarsız olduğu imajını yaratmaya çalışıyorlar. Bunun yerel seçimlerde işe yarayacağını düşünüyorlar. Aynı zamanda DEAŞ’ı Türkiye’ye saldırtarak Suriye’den çekilmeye hazırlanan Trump’a “DEAŞ bitmedi” mesajı vermek istiyorlar. Edindiğim bilgilere göre önceki gün Çobanbey’de düzenlenen intihar saldırısı bu kirli işbirliğinin bir sonucuydu. Bu gelişmeler Fırat’ın doğusunda güvenli bölge kurmak isteyen Türkiye’nin haklılığını da ortaya koyuyor.