71. Venedik Film Festivali bu akşam sinemaseverlere özel bir açılış yapıyor. Kentin yenilenen tarihi salonu, Palazzo del Cinema / Sinema Sarayı olarak da bilinen Sala Darsena’nın kapıları sinemaseverlere ücretsiz açılacak! Ve Film Festivali’nin bir parçası olduğu Venedik Bienali tarafından restore edilen 1916 tarihli sessiz dönem klasiği “Maciste Alpino” gösterime sunulacak.
Üç yerel gazetenin, Il Gazzettino, La Nuova di Venezie e Mestre ve Corriere del Veneto’nun işbirliğiyle düzenlenen bu gece için Film Festivali Direktörü Alberto Barbera’nın önerisiyle 1. Dünya Savaşı’nın yıldönümünü nedeniyle “Maciste Alpino” seçildi. Luigi Maggi ve Luigi Romano Borgnetto’nun “Cabiria” adlı 1914 tarihli klasiğiyle tanınan büyük usta Giovanni Pastrone’nin süpervizörlüğünde yaptıkları film savaş zamanı yapıldığı gibi, savaştan da bir kesit sunuyor. İtalyan sessiz sinema döneminin yıldızlarından Bartolomeo Pagano, ilk başrolünde filme adını veren kahramanı canlandırıyor.
Baştan aşağı yenilenen ve koltuk sayısı 1300’den 1409’a çıkarılan Sala Darsena’da 20.15’te başlayacak olan gösterimde bu sessiz filmin gösteriminde, cazcı Raffaele Casarano ve Locomotive Dörtlüsü müzik yapacak. Yedi yıl aradan sonra resmi bölüm Orizzonti / Ufuklar’ın jüri üyesi olarak katılacağım Venedik Film Festivali’ne böyle anlamlı bir etkinlikte, sinemaseverlerle birlikte başlamak için sabırsızlanıyorum doğrusu. Yolculuğum planlandığı gibi gerçekleşirse ben de bugün Sala Darsena’nın açılışını kutlayan Venediklilerin arasında olacağım. Kim bilir belki gün gelir devran döner bir bakmışız İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, İstanbul Film Festivali’nin ön açılışını yeniden inşa ettirilen Emek Sineması’nda halkla birlikte yapıyor... Böyle bir mutluluğu hem de gösterim için bilet yerine geçen kupon dağıtan gazetelerin işbirliğiyle yaşamak ne güzel olurdu... Mesela 2023’te! 1923 yapımı “Leblebici Horhor Ağa”nın gösterimi de yakışırdı...
***
“Maciste Alpino”nun restorasyon ve dijitalizasyon işlemi Torino Ulusal Sinema Müzesi ile Bologna Bulunmuş İmgeler Laboratuvarı işbirliğiyle yapıldı. Bu film sinema tarihçileri tarafından 1. Dünya Savaşı sırasında yapılan en güzel propaganda filmlerinden biri olarak tanımlanıyor. Dramatik açıdan son derece ağır ve ciddi bir meseleyi, savaşın dehşetini temsil eden olayları, hafif bir tonda ele alırken bile etkisini yitirmeyen bir yapım olarak takdir ediliyor.
Filmin kahramanı Maciste, adını Alp dağlarından alan Alpini birliklerine mensup bir asker. Film, onun Avusturya cephesindeki savaş sırasında yaptıklarını düşmanı püskürtüp köyleri kurtarmasını konu alıyor. Dudaklarından tebessümü eksik etmeyen bir kahraman olarak “Maciste” adlı filmle üne kavuşan bu kahramanın macerası cephede de sürüyor. Her şeyi yoluna koyabilecek olan Maciste, savaş başladıktan iki yıl sonra, barışın hiç de yakın bir ihtimal olmadığının farkına varan İtalyanlara moral vermek amacıyla yaratılmış bir karakter. Çok sevildiği için de maceralarının devamı gelmiş...
Büyük Savaş döneminde İtalyan sinemasının simgesi haline gelen bir kahramanın toplumsal etkisini düşününce, en önemli filmini izleyecek olmak insanı çok heyecanlandırıyor. David W. Griffith’i çok etkileyen ve “Hoşgörüsüzlük”ü yapmaya yönlendiren “Cabiria”dan başlayan “Maciste” ile devam eden İtala Film adlı şirketin ve onun hesabına çalışan öncü sinemacıların çalışmalarını da anlamak için bir fırsat. Festival konukları ve basın için halkla birlikte yapılacak bu açılışın anlamı yarın akşamki görkemli geçitten çok daha derin, sanırım.