Beşiktaş’ın futbol kimliğini değerlendirmekten çok geleceğini aramak amacıyla baktım sahaya dün. Ezberlenmiş kadroyu zorlayan var mıydı?
‘Beşiktaş 15 kişi ile oynuyor, Şenol Güneş bu sayıyı artırmanın yollarını bulmalı’ diye, haftalardır yaza gelmekteyim. 15’in üzerine eklenecek adamların başında Veli gelmekte. Takımın orta alan gücünü hep onun varlığı ve yokluğu ile tarttık. Veli dokuz ay sonra sahaya çıktı. Futboldan uzak kalışın, ameliyatlar geçirmenin tedirginliği yoktu. Özgüveni yerindeydi. Top çalmada ve kullanmada bildiğimiz Veli’ydi. Kuşkusuz oynayarak dayanıklılık ve devamlılık kazanmalıydı. Net gerçek şu ki Veli takıma yürüyor. ZTK bu bakımdan ona ve öteki oynamayan takım arkadaşlarına büyük fırsat. Tabii Şenol Güneş için de. Ezberlediğimiz Beşiktaş onbirinden 8’i kadroda yoktu! Üçü kulübedeydi. Karşılarında PTT 1.Ligi’nin önde gelen takımlarından Karabük vardı. Takımca ana onbirin veriminde değildiler ve oradan bir yer kapmanın peşinde olan fazla adam da yoktu. Gökhan, Cenk, Necip’i ayırıyorum. Onlar ana takımın parçaları. Ötekilere bireysel bakalım biraz. Çoğunluk Serdar’ı merak ediyor. O geçen yılki Serdar değildi. Kazanılması için oynaması şart gibi. Ama iyi bir mayası olduğunu biliyoruz. Savunma bloğunda Franco ve Miloseviç’te ışık göremedim. Franco sanırım oynamamaktan terk edilmiş hissediyor ve kendini bırakmış gibi! Onun daha iyi hallerini çok gördük. Miloseviç’in üslubu pasif! Daha yırtıcı olabilse, topu oyuna verme cesareti kazanabilse işe yarayacak... Bu yapısı ile zorunluluk doğmadan forma verilmez ona. Mustafa sanki futbola küskün gibi. ZTK grup maçları onun için de önemli fırsat. Profesyonel dünyada bunların iyi kullanılması gerekiyor. Özeti şu: Beşiktaş’ın ezberlenmiş ilk onbirini genişletmeye aday fazla oyuncu yoktu dün.