Evet, aylardır ülkede sokak hareketleri başlatarak, çatışma ortamı yaratmak için sinsi planlar peşinde koşan güdümlü Ümit Özdağ "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçundan tutuklandı.
Karar çok doğru ama bir o kadar da geç kalmış bir karar...
Zira Ümit Özdağ bugüne kadar doğrudan tutuklanmayı gerektirecek o kadar çok suç işledi ki...
Bu kişi söylemleriyle ülkeye o kadar çok zarar verdi ki...
(Ülkesine demediğimi dikkatinize sunmak isterim.)
Uzakta Arama...
Bu kişi sayesinde "Türkler Arap düşmanı" algısı dalga dalga coğrafyada yayıldı.
Bu kişi sayesinde üniversitelerimizde Arap kökenli yabancı öğrenci sayısı azalma yaşadı, Arap turist sayısında düşüş görüldü, Arap sermayesinin Türkiye olan bakış açısı değişti.
Bu kişi yüzünden bugün Ortadoğu'ya, Arap ülkelerine giden ülkemiz insanları gittikleri ülkelerde oluşan pisliği temizlemek zorunda kalıyorlar.
Oradaki insanlara; Türklerin öyle anlatıldığı gibi Arap düşmanı olmadığını, bu tür haberlerin yalan haber olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Tüm bu anlattıklarımın mimarı olan Özdağ için söylenecek tek şey var...
"Yatacak yeri yok."
Artık Var...
Evet, geçte olsa olması gereken oldu ve tutuklanan Ümit Özdağ artık yatacak yere kavuştu.
Ümit Özdağ yatsın kalksın, Türkiye'de yaşadığına, bu ülkede nefes aldığına dua etsin.
Ümit Özdağ otursun kalksın bu kadar suçu işlemiş bir suçlu olarak bugüne kadar yaşadığı özgür günleri kendine kar saysın.
Dünyanın hiçbir ülkesinde; halkı böylesine kin ve nefretle doldurmaya çalışan, halkı ayaklandırmak için bu derece düşmanca söylemlerde bulunan birini ortalıkta gezdirmezler.
Peki neler diyordu Ümit, bir hatırlayalım...
Ümit'ten Seçmeler...
Aydın İli Zafer Partisi toplantısı, partililere sesleniş...
"Memlekette olacak belli.
İç savaş...
Daha büyüğü yok zaten. Ekonomik maliyet 100 milyar doları aştı. Her gün bedel ödüyoruz. Sokaklarımız güvensizleşti, çeteler oluşuyor.
Sonuçta bir iç savaş çıkacak.
Yüzde kaç ihtimal?
99 mu?
Hayır yüzde 100.
Mesele ne zaman olacağı."
Var mı Örneği...
Dünyanın hiçbir ülkesinde birini böylesi konuşturmazlar, provokatör olduğu kesin olan bir tipe bu kadar şans vermezler.
Her söylemi tuzak, her eylemi kışkırtıcı olan bu kişi sürekli algı oluşturmaya çalıştı.
Peşine taktığı bir gurup insanla, oluşturduğu klavye trolleri ile milleti dizayn etmeye uğraştı.
Proje kokan bu işlere en güzel cevabı da Türk Milleti bu zatın peşine takılmayarak verdi.
Peki, ya o bir avuç takılan?
Demek ki Cahillik Okumakla Gitmiyormuş...
Benim bu kişinin yaptıklarına yönelik yaşadığım herhangi bir şaşkınlık yok.
Böyleleri her devirde çıkar.
Bunlar ait oldukları yer tarafından kendilerine verilen görevleri yerine getirirler ama sonunda hep hak ettikleri yere uğurlanırlar ve yok olur giderler.
Bu kader hiç değişmez.
Benim bu kişiyle birlikte hareket eden klavye trollerine, görevli yancılarına karşı da şaşkınlığım yok.
Onlarda vazifelerini yapıyorlar, kıyıda kenarda otlanıp, çöpleniyorlar.
Benim burada esas şaşırdığım peşe takılanlar içinde toplumda unvan olarak karşılığı olan kişiliklerin olması.
Baktığınızda içlerinde toplum içinde koca koca unvanlarla caka satan isimler var ama maalesef bakarkörler.
Yav arkadaş, bu kişinin ne yapmaya çalıştığını, amacının ne olduğunu, kimler tarafından kullanıldığını, yoldan geçen orta zekâ seviyesindeki biri kişi bile rahatlıkla görebiliyor.
Sizler nasıl göremezsiniz?
Ne yer ne içersiniz, hangi kafayı yaşarsınız?
Bunu anlamak için biraz öngörü, biraz ufuk, biraz okuma yetiyor.
Bu kadarı da mı yok sizde.
İleride gerçekleri gördüğünüzde sokağa çıkamaz hale gelir "Yav kardeşim hakikaten biz ne körmüşüz ne cahilmişiz" diyecek noktaya gelirsiniz ama iş işten geçer benden söylemesi.
İyisi mi yol yakınken dönün...
Bilin ki bunlar sizin iyiliğiniz için söylenmiş sözler.
Yoksa dönseniz ne olur dönmeseniz ne olur....