26 Ağustos'ta tarihi bir konuşma yapacaktı.
Yaptı.
Hakikaten tarihi bir konuşmaydı.
Öncelikle kabul edilmeli ki hitabeti başarılı ve etkiliydi!
Ve yine kabul edilmeli ki içeriği de dolu doluydu.
Hem nalına hem mıhına bir konuşmaydı!
İP Genel Başkanından bahsediyorum.
14/28 Mayıs seçimlerinde mağlup olan Millet İttifakı'nın ikinci büyük partisinin genel başkanından bahsediyorum.
Yine hakkını teslim edelim ki ittifakın lokomotifi olan parti genel başkanı gibi yenilmedik edebiyatı yapmadı açık ve net bir şekilde yenildiğini ilan ederek gerçekçi bir dil kullandı!
İddialı bir konuşmaydı!
Partiler arası ittifaka kapıları kapayıp kendi partisini parlatmayı tercih eden bir konuşmaydı.
Her ne kadar yenilginin sorumluluğunu ortaklarına yıkmış olsa da ittifak sistemi konusundaki değerlendirmeli düşündürücüydü!
Konuşmayı iktidarı eleştiri, ortakları dâhil muhalefeti eleştiri ve İP politikaları şeklinde üç ana başlıkta toplamak mümkün.
Seçimlerin üzerinden geçen 90 günde iktidarın neler yaptığından ziyade neler yapmadığını ekonomi ve göçmenler üzerinden değerlendirdi.
Ancak objektif değildi tamamen hamasi duygulara hitap ediyordu. Kur Korumalı Mevduat ve vergi konusunda tartışılması gereken sözler söylerken, 'Şaibeli ülkelerden gelecek yatırımlar.' ifadesiyle Arap sermayesini ötekileştiren tavrıyla Batıcı kimliğini öne çıkardı!
Göçmenler üzerinden yaptığı değerlendirme tamamen gerçek dışı bilgi ve rakamlara dayalı, kalabalıkları kışkırtmaya yönelik talihsiz bir söylemdi.
Dahası iktidarı şuursuzluk ve ahmaklıkla suçlarken kaba ve iticiydi.
Devamındaki Atatürk güzellemesi ilginçti. Bu güzelleme İP'in ideoloji olarak CHP'den farkı olmadığını gösteriyordu. Anlaşılan CHP küskünlerine mesaj gönderiyordu!
Karşı çıktığı politikaları anlatırken 2010 referandumuna, 2017'deki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ve her türlü vesayete karşı çıktığını sayarken 2016'daki darbe girişimine karşı çıktığını söyledi ama FETÖ'yü anmadı! Bu özenli dil, ister istemez 2016'da darbe girişimine mi karşı çıktı yoksa CHP'nin yaptığı gibi 'asıl darbe 20 Temmuzda yapıldı' diyerek 'hükümetin tedbirlerine mi karşı çıktı' sorusunu beraberinde getiriyordu!
IŞID ve PKK'yı isimleriyle anarken FETÖ'yü anmaması düşündürücüydü!
Muhalefete özellikle ortaklarına eleştirisi daha da sertti.
Hani söylenecek çok şey var ama buzdolabına kaldırıyorum mealinde bir şeyler demişti ya onları dün buzdolabından çıkardı!
Kazanacak aday konusunda yaptığı itirazlarının ve uyarılarının dikkate alınmadığını, seçimi kaybetmek için çalışanlarla mücadele ettiğini, memleket için şahsi çıkarlarından feragat ettiğini ama yenilgiye engel olamadığını anlatırken başta CHP genel başkanı olmak üzere ortaklarını da acımasızca eleştirdi.
Türk siyasetinin yankı odalarına kapandığını, uyarıları karşısında muhalefetten işittiği hakaretleri unutmadığını ve unutmayacağını söylerken de ortaklarını açıkça tehdit etti!
Çok uyardığını ama 'ne İsa'ya ne Musa'ya yarandık, Hz. Muhammed'e Hz. Allah'a yaranalım.' diyerek yaptığı espri, Hz. İsa ve Musa'nın yolu bâtılmış gibi algılanabilecek bir espri idi!
Eksiklerini sayarken kurduğu cümleler de tamamıyla ortaklarına yönelikti.
Tefekkür için sessizliğe büründüklerini ama susması gerekenlerin hatta yüzde 60 ile kazanırız diyenlerin konuştuğunu ve artık muhalefete asla güvenmeyeceğini 'asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedik özür dilerim' derken İmamoğlu ve Yavaş'a da kızgın olduğu anlaşılıyordu..
Bütün araştırmaların iki ismi öne çıkardığını o iki ismin de cesur ve yürekli olamadıklarını söylerken artık onlara destek vermeyeceğini de ima etmiş oldu!
Birilerinin kariyer hesaplarına partisini artık alet etmeyeceğini, bundan sonra verilen sözlerden emin olmadıkça adım atmayacaklarını söylerken, İP'in tek başına hareket edeceğini haber veriyordu.
Nitekim konuşmasının son bölümünde İP'in millete bir umut yolu sunacağını, yerelde işbirliğine kapıyı tamamen kapatmamakla birlikte her seçim bölgesinde kendi kadrolarıyla seçime gireceğini ve bütün siyasi partileri de kendi adaylarıyla seçime girmeye davet eden bir çıkış yaptı.
Kapımız herkese açık değil derken yine hamaset yaparak kalabalığı heyecanlandıracak cümleler kurdu.
Hülasa, İP Genel başkanının dünkü konuşmasından ittifaklara kapalı olduklarını ve 2024 yerel seçimlerinde her bölgede tek başlarına seçime girecekleri mesajı çıkarabiliriz!
Evet, tabanını, konsolide edecek bir konuşmaydı ancak tabanındaki farklı grupların varlığı ve parti içindeki kimlik sorunu bu partinin ömrünü ne kadar uzatır orasını 2028 seçimlerinde test edeceğiz!