Fatih Terim, son maçtan önce Volkan Demirel’in neden milli kadroya çağırmadığı sorulunca “ ‘Beni bir daha çağırma hocam’ dediği için çağırmadım” dedi!
Yani Volkan öyle demese, çağıracaktı!
Demek ki çağırmama gerekçesi, maça dakikalar kala Volkan’ın milli formayı bırakıp evine gitmesi değil, sözü!
Hoca demedi ki, “Milli takımı bırakıp giden adam bir daha ulusal takıma çağrılmaz.”
Oysa neden bal gibi bu...
Terim hocamız hem Teknik Direktör hem Türkiye Futbol Direktörü olarak oynuyor!
Hollanda maçı öncesi söylemlerinden anlıyoruz ki o iki yıl önce göreve Türkiye milli futbol takımını başarılara koşturmaktan öte, ülke futboluna tavan yaptırmaya gelmiş...
Bu tavan yapmayı engelleyen çürük ‘düşünce yapılarını’ silmeye de soyunmuş...
Demecinde dedi ki, “Türk futbolunda yanlışları düzeltmek için ben buraya geldim. Bu da doğal olarak birkaç galibiyet almaktan ya da turnuvaya katılıp, katılmamaktan çok daha önemlidir...”
Yani futbolumuzdaki yanlışları düzeltmek, bir maç kazanmaktan önemlidir. Uzun vadede elbette öyledir. Ancak maçları kazanmanın üstün çabasını da harcamak gerekir.
Ve... İçinde yüzdüğümüz yanlışlardan biri nedir?
Eyyamcılık, değil mi? Gerçekler yerine hamaset konuşmak, onun üzerinden olaylara bakmak değil mi?
Peki, Terim’in Volkan konusunda yaptığı nedir?
Yok, o istemediği için çağırmadım, yok o benim evladım... Peki, gerçek ne? Volkan’ın formayı bırakıp gitmesi... O neden sözlerinde yok?
Bu eyyamcılık değil mi? Sözlerde yanı sıra Hollanda maçını kaybedersek, sığınılacak bir liman hazırlama sezilmiyor mu?
Terim bunları yıkmaya gelmedi mi?
Terim doğruları mı savunuyor, yanlışları mı? Futbollarıyla çok değerli adamların davranışları futbol değerleri ile örtüşmesi gerekmez mi? O davranışlar, onları kahramanları gibi gören kuşaklara kötü örnek olmaz mı?
Türkiye Futbol direktörünün buna özen göstermesi gerekmez mi?
Çok şey değiştirilmeli ülkede, evet... Biri de eyyamcılık. Ama bu yola eyyamcılıkla çıkılmaz.