Günlerdir Esat ve İran’ın karadan, Rusya’nın havadan yaptığı Türkmen yurtlarını ortadan kaldırma operasyonu ile karşı karşıyayız. Son 5 yıldır, bu insanlık dramı Suriye’de her gün yaşanmaktadır. Arap, Kürt, Türkmen demeksizin; Esat, Daeş, Ypg, Pkk ittifaklı bir zulme tanıklık etmekteyiz. Sahaya Rusya’nın askeri varlıkla inmesi, felaketleri azaltma yerine daha da büyüktü. Görünen o ki, Rusya’nın “Daeş” başlıklı müdahalesi, yerini Esat destekli saha temizleme operasyonuna dönüşmekte. Bu operasyonda İran’ın Fars-i zihniyeti baş aktör olarak boy göstermekte.
Niyet belli! Bu bölgede, etnik temizleme yolu ile Esat, Daeş ve Pkk’ya yeni harita oluşturmak için alan açmak ve Rusya - İran ittifakı da bu tabloda belirleyici unsur olarak boy göstermekte. Buraya kadarını artık anlamayan kalmadı! ABD’nin basiretsiz politikalarının sonucu; Rusya ve İran’ın ittifak sağlamasına ve konjonktürü kendi lehlerinde çevirmesine hizmet etti.
Şimdi meseleye Türkiye boyutundan bakmak şart oldu. Türkiye’yi pasifize etmek, zayıf hükümet kurgulamak, milletin liderini etkisiz hale getirmek, Bayırbucak Türkmenlerine gönderilen MİT tırlarının önüne geçmek, bu yardımın “Türkmenlere değil de Daeş’e yapıldı” iftirasına herkesi inandırma çabalarının, bugün Suriye’de önümüze çıkan tabloda ne anlama geldiği artık net bir şekilde görüldü.
Mesele, Türkiye’nin oyundan çıkmasını sağlamak. Türkiye ile sınırda Pkk-Ypg devletini kurmak. Türkmenleri etnik temizliğe tabi tutmak. İslam âleminin birliğine ebediyen hançer sokmak. İslam dünyasında, tek gelecek vadeden devlet olan “Türkiye’yi kendi sınırları içerisinde, mahalle sorunlarıyla boğuşturmaktır” esas mesele. Erdoğan gibi bir liderin varlığının; bugünkü tabloda ne kadar hayati anlam taşıdığının ve bölgeyi dizayn etmeye çalışangüçlerin de bunun farkında olduklarını anladık. “Ayının bin oyunu, bir armut içindir” deyimi, tam da bu noktada Erdoğan’a yönelik, sözüm ona operasyonların özünü anlatıyor. Bu nafile girişimlerin tek nedeni; İslam coğrafyasında istediklerini elde etmekteki en ciddi engelin, yani Erdoğan’ın ortadan kaldırılmasıdır.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Daeş’le ilgili konuşmasında; “G20 içerisinde bu örgütü destekleyen devletlerin de olduğunu” söylemesini bile en basit gazetecilik anlayışı ile “Türkiye’yi kastetti” deme gayreti bu ihanetin göstergesidir. Mademki Putin’in Daeş’le ilgili kimi kastettiği çok merak ediyorsunuz, G20 zirvesine gelene kadar, Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesi öncesi, Putin’in en az 10 platform ve oturumda bununla ilgili açık mesajlarını gözden geçirin. Orada Putin’in aslında hangi ülkeleri kastettiği ortadadır. Ama bu kesinlikle Türkiye değildir. Putin’in Ukrayna’da ABDile savaştığı, Rusya’ya ekonomik yaptırımların mimarının ABD olduğunu, ayrıca Rusya ile stratejik kapsamda çatışanın da başta ABD ve onun yönlendirdiği Avrupa ülkeleri (başta Almanya) olduğunu da bilmeyen yok! Buna rağmen Türkiye’yi Daeş ortağı gibi göstermeye çalışanların, aslında içerideki medyadan paralel çetenin yönlendirmeleriyle oluştuğunu da biliyoruz.
Bayırbucak Türkmenlerinin bugünkü zulmüne sebep; Esat, Rusya, İran, Daeş, Pkk’dır hiç kuşkusuz! Tarih silinemeyen sayfalarına; bu mazlum kandaşlarımıza yardıma koşan Türkiye Devleti’nin önünü kesmeye gayret edenleri, bu zalim ittifakın ortağı olarak yazmıştır. MİT tırlarına yönelik o hain operasyonu haber yapan ve bunu medya özgürlüğü gören zihniyetin de bu tablo da payı vardır. Bu vebali taşıyın bakayım, nasıl taşıyacaksınız!