Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı, bakanlık müsteşarı, bir orgeneral ve MİT Müsteşarı arasında yapılan bir görüşmenin ses kayıtları olduğu öne sürülen kasetler sosyal medyaya veriliyor ve bunlar yayınlanıyor. Şimdi, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun bu suçtur. Hem de vatana ihanet olarak adlandırılabilecek bir suç! Bu kayıtları dış istihbarat güçleriyle işbirliğine soyunmuş bazı kişilerin yaptığı öne sürülüyor. Bu suçun katmerlisi sınıfına girer ki geçmişte kelle alıp kelle vermeye dayanırdı ucu, hiç ötesi yok. Konuşmanın içeriği hiç önemli değil. Eğer bu kişilere devletin dış ilişkileri ve güvenliği teslim edilmişse, onların aralarında yaptığı bir toplantıyı kayda almak düpedüz casusluktur. Bu salt bizde değil Amerika’sından İngiltere’sine, Çin’den Uganda’ya kadar bütün ülkelerde suç olarak kabul edilir. Bazı konular vardır ki, devletin güvenliğini doğrudan ilgilendiren, bunlar hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmaz. Hatta birçok ülkede National Security Act yani Ulusal Güvenlik Yasası diye bir kanun vardır. Bu kanunu çiğneyenler çok ağır hapis cezalarına çarptırılır, hatta idam edilir. Ulusal güvenliğin her şeyin üstünde ve ötesinde önemini en iyi anlatan örneklerden biri, “Enigma Olayı” , neyin ne olduğunu çok güzel anlatır; böylece de her şeyin uluorta yazılıp çizilmeyeceği, söylenmeyeceği gerçeği belki bazı yarı aydınların kafasına dank eder!
***
Yunanca’da bulmaca ya da sır anlamına gelen Enigma, Nazi Almanyası’nın İkinci Dünya Savaşı süresince kullandığı haberleşmeyi şifreleyen bir makinedir. Alman bilim adamlarını yaptığı Wehrmacht Enigma adlı makinelerle mesajlar şifreleniyor, gönderiliyor ve alıcıda bulunan aynı tür makineyle de şifre çözülüyordu. Müttefikler uzun uğraşlardan sonra bu makinelerden bir tanesini ele geçirmeyi başardı. Ancak Naziler bunu bilmiyordu ve savaşın sonuna kadar da bilmeyecekti.
İngilizler Alman Hava Kuvvetleri Luftwaffe’den gelen bir mesajı ele geçirdi 1943 yılının sonlarına doğru ve Enigma sayesinde şifreyi çözmeyi başardı. Mesajda Almanların Coventry kentini bombalayacağı belirtiliyordu. Mesaj İngiltere Başbakanı Churchill’in önüne geldi. Mesajın içeriğini bilen on beş kişi vardı. Bu on beş kişinin içinde Coventry’de oturan akrabaları, arkadaşları olanlar merakla bekledi Churchill’in kararını. Kent hemen boşaltılacak mıydı? İngiliz Hava Kuvvetleri, Almanları kente ulaşmadan karşılayacak mıydı? Churchill sonunda ne yapacağına karar verdi. Hiçbir şey! Sanki şifreyi çözmemiş gibi davranacaklardı. Böylece de Almanlar Enigma makinesinin çalındığını anlamayacak, mesaj yollamayı sürdürecek ve başka cephelerde gerekli önlemler alınarak Nazilere darbe üstüne darbe vurulacaktı. Alman Hava Kuvvetleri mesajda belirtilen gece Coventry’i bombaladı ve binlerce insan öldü.
Winston Churchill savaştan sonra Coventry olayını anılarında açıkladı. Önceleri büyük tepki aldı; insanlar Churchill’in acımasızlığından, ahlaksızlığından, katilliğinden söz ediyordu. Ancak kısa bir süre sonra ortalık duruldu. Evet Churchill Coventry kentini feda etmiş, böylece de Enigma’nın ellerinde olduğu sırrını açıklamamıştı. Sonuç olarak savaş Avrupa’da bir yıl önce bitmiş, böylece de milyonlarca insan ölümden de esaretten de kurtulmuştu. Churchill binleri feda ederek milyonların kurtulmasını sağlamıştı. Coventry’i bilen on beş kişiden biri olsun akrabasını, yakınını uyarmadı. Devlet sırrını korumak bu işte.
“Devlet sırrı kimi zaman mezara kadar saklanılası bir şeydir, bunu şöyle ya da böyle ele geçirip duyuran kişi ya da kişilerse de vatan hainidir.”
(Mustafa Kemal—Çanakkale—Fethi Okyar’a Mektuplar.)