Bizim coğrafyanın 'makul olma' ve bunu yaşama geçirme anlamında kavramlarımız vardır.
Temelde buna ''vasat bir topluluk'' diyebiliriz.
Vasat, aslında günlük dildeki ''ortalama'' bir duruma işaret etmiyor.
Sınırlarını belirleme anlamında uçlarda dolaşmama; yani ifrat ve tefritten kaçınmak ve buna uygun bir hareket tarzı belirlemeyi ifade ediyor.
Böyle bakınca bir insanın bir toplumun birbirleriyle kurdukları ilişki nasıl olmalıdır?
İnsanın yeryüzü ile nasıl bir alış verisi olacaktır?
İşte bu sorular karşılığını vasat olmada bulur.
Millet olarak “vasat”lıktan uzaklaştığımız için bir sorunlar yumağının içerisindeyiz.
Topraklarımızda her gün insanlarımızın ölmesi bu yüzden.
Huzurumuzdan olmak bu yüzden.
Sürekli bir fitne ve fesadın dolaşması bu yüzden.
Her sabah şükredilecek bir nefesi içimize çekip bugünüde vasat bir gün olarak yaşamayı istemek lazım.
Tamda bugün vasat nasıl olabiliriz, olunmalı?
Gündemimize bakarak bunu cevaplayabilir miyiz?
Birikmiş bir çok şeyin bir kaç cümle öneri ile düzelmesini beklemenin “vasat bir tutum” olmadığını bilmek lazım.
Bugün yine şehitlerimiz ve yaralılarımız var. İlk başta onların acısını her birimiz yüreğinde hissetmeli. Bir kaç gündür terörün ana büyükşehirler dışındaki illerimizi hedef aldığını unutmadan bir duyarlılıkla hareket etmeliyiz. Hatta kendimize şahsi bir uğraş olarak şehitlerimizin ailerinin adreslerini tespit edip en azından bir mektup göndermeliyiz. Küçük bir hediye kargolamalıyız. Yakınımızda varsa ziyaret etmeliyiz.
Devlet şehit çocuklarının okuma imkanlarıyla ilgili seferber olmalıdır. Özel ihtimam gösterilecek eğitim süreci sağlamalıdır. Şehit çocuklarının babası artık bir toplum bir millet ve onun organize olmuş hali devlet olmalıdır.
Teröriste merhamet etmemek vasat bir durumdur.
Terör nedeniyle yurtlarından olmuş Kürt kardeşlerimize alaka göstermek imkan sunmak sahiplenmek te başka bir vasat tutum.
Kilise atılan roketleri engellemek için gayret göstermek vasat bir tutumdur.
Fakat oraya gidip atılan bombalardan sonra nasıl davranacaklarını anlatmak vasat bir durum değildir. Kabullenmek gibi direnci heyecanı yok eden ahmak bir tutumdur.
Terörü yeneceğimize inanıp çalışmak doğru olandır.
Gündemimizde MHP’nin kongre süreci var. Başka mahkemelerde olağanüstü kurultayın durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verdi.
MHP’nin oy oranı ile ülkücü algının aynı şeye tekabül etmediğini görmek vasat bir akıldır.
MHP nin son zamanlardaki siyasi tutumu ile en az iktidar kadar Türkiyenin birlik ve bütünlüğüne katkısı olduğunu görmek vasat bir analizdir.
Yeni bir seçimde MHP’nin oylarının artacağının çok somut nedenleri olduğunu görmemek siyaseti okuyamamak anlamına gelir. HDP’nin yükselişi nedeniyle insiyatif alan MHP liler geri partilerine oy kullanacaklardır. Aynı şey hata veya buna benzer nedenlerle HDP ye oy vermiş Ak Partililerin oylarının da geriye dönmesi mümkün olacaktır.
Kanaatımca yakın zamanda konuşulacak seçim nedeniyle de MHP de kongre süreci yaşanmayacaktır ve MHP tekrar makul oy oranına yükselecektir.
Dokunulmazlık meselesinde siyasi bir restleşmenin sonucu olarak kavga ile ara verilen komisyon çalışmaları bugün devam edecek. Vasat olan durum sadece terör nedeniyle dokunulmazlıkların kaldırılması olmalıdır. Elbette diğer dokunulmazlıklar unutulmasın ama ihtiyaç bugün için budur. Çünkü CHP kendi vasatı açısından dört bakanında bu işin içine çekilmesini isteyecektir. Ve bu iktidarın yeniden şekillenmesinde kullanılacak bir unsur olabilecektir.
Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığı külliyesinde tolanıyor. Aslında bunu bir takvime bağlamak vasat olan bir durumdur. Yani böyle yerleşmesi toplantının olağanlaşmasına ve ayrı anlamlar yüklenmemesine yarar ki sistem değişikliğinin bu tür kolay yolları da vardır.
Makul bir cümleyle bitirelim.
Son Bakanlar kurulunun gerçekte başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğandır. Buna aykırı bir düşünce gereksizdir ve kimseyi incitmesine sebep olacak bir durumda değildir.