Bugünlerde ölüm haberleri peş peşe geliyor. Hasan Karakaya abinin ölümünden sonra üç ölüm haberi daha geldi. Bunlardan bir edebiyatçı Yiğit Okur’du! Esas mesleği avukatlık olan ve 40 yıl bu mesleği icra eden Okur 60’ından sonra şiir ve roman yazmaya başlamıştı.
Hulki Bey ve Arkadaşları, O Zaman Kim Söyleyecek Şarkıları, Deniz Taşları, Büyücü gibi 13 kitabı vardı. Türk edebiyatının saygın isimlerinden biri olan Okur 60 yaşından sonra niye edebiyata sarıldınız sorusuna “Yitirdiğim zamanı telafi etmeye çalışıyorum” diye cevap vermişti. İyi roman okumak için Okur iyi bir adresti. Mekanı cennet olsun.
Türk siyasi tarihine damga vuran isimlerden Ekrem Pakdemirli de yeni yılda hayata gözlerini yumdu. Anavatan Partisi’nin 1983’de iktidara gelmesiyle ivme kazanan ve öne çıkan Pakdemirli, Süleyman Demirel için söylediği “Çankaya’nın şişmanı” sözünün mimarıydı. Demirel’e hayli öfkeli olan Ekrem Pakdemirli’nin bir de meşhur bir anısı vardır. 1990’larda televizyonlarda bu hikayeyi sıklıkla anlatırdı. Kabaca şöyleydi: Demirel 1991 seçimleri kampanyası sırasında Akhisar’a gelir. “Bana oy verin, ilk 29 Ekim’de sizi il yapayım” der. Akhisarlılar yüksek oranda DYP’ye oy verirler. Seçimler 20 Ekim 1991’de yapılmıştır. Hükümet 20 Kasım’da kurulur. Bir sonraki yıl Akhisarlılar toplanır ve Demirel’e giderler. “Efendim bize oy verin, sizi ilk 29 Ekim’de il yapalım” demiştiniz. Size oy verdik bekliyoruz. Demirel bunun üzerine, “Ben size 29 Ekim dedim ama hangi yıl olduğunu söylemedim.”
Ekrem Pakdemirli’nin bir trajedisi de iki oğlu arasındaydı. Bekir Pakdemirli Turkcell yönetim kurulu üyesi ve Türk devletine sıkı sıkı bağlı biri. Vatanseverliğinden zerre şüphe yok. Diğer oğlu Prof. Mehmet Pekdemirli’nin ise paralel yapı mensubu olduğu İzmir-Manisa hattında herkesin dile getirdiği bir husus. Celal Bayar Üniversitesi eski rektörü Mehmet Pakdemirli’nin çaycıdan en tepeye kadar genelde paralel yapı mensuplarını atadığı ve himaye ettiği çok konuşuldu.
Nitekim 27 kasım 2014’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan en fazla oyu almasına rağmen bu iddialardan ötürü Mehmet Pakdemirli’yi atamamıştı. Rahmetli Ekrem Bey aslında büyük bir trajedi yaşıyordu. Bir oğlu devletten bir diğeri paralel yapıdan yanaydı. Türk sağına mensup bazı ailelerin ikilemi onda da vardı. İkisi de oğluydu ama kader onları böyle bir açmaza sürüklemişti. Mekanı cennet olsun.
Sağ cenahın işadamı kısmında yer alan ve yakın tarihe yer eden bir isim de işadamı Halis Topraktı. İş dünyasında hızla yükselen ve 1970’li yıllarda adını duyuran Halis Toprak bankasına el konmasıyla çıkmaza girmişti. Halis Ağa adıyla da bilinen Toprak, 2002’deki TMSF operasyonlarında adı en çok konuşulan işadamıydı. Medya eliyle yokedilen işadamlarından biriydi.
Özellikle Doğan medyasının yıkıcı haberleriyle perişan edilmişti. Nitekim gazetelere verdiği ilanlarla Halis Toprak, Aydın Doğan’ı suçlamış ve batmasının sebebinin o olduğunu söylemişti. 2002 seçimlerinden hemen önce Toprak şöyle demişti: “Mehmet Emin Karamehmet, dünyanın 29. Adamı. Bu adam olmasaydı, biz bu ülkede fabrika yapamazdık. Şimdi Doğan, elindekileri almak istiyor. Sen taş üstüne taş koymadın ki. Bu ne zamana kadar böyle devam edecek. Maalesef devlet ona yardımcı. Derviş, bütün medya gücünü arkasına almış. Kendisi ekonomi bakanıyla işadamı Bülent Eczacıbaşı’nın evinden çıkmıyordu. Bakan çok konuşmaz ve çok ziyaret etmez. Her sabah beyanat veriyordu ve ortalık karışıyordu. Senden kurtulduk Masum Türker geldi. Dolar 3 ayda düştü. En önemli mesele iyi bir insanın iktidara gelmesidir. Sayın Menderes ülkeyi çarık durumundan ayakkabı devrine çevirdi. Sayın Demirel tarım devrinden sanayi sektörüne çevirdi. Sayın Özal, Türkiye’yi dünyada saygın bir ülke haline getirdi. Daha sonra partiyi Yılmaz’a teslim etti. Halbuki ANAP’ın içinde başbakanlık yapabilecek kapasitede en az 50 değerli şahsiyet vardır. Bunlardan bir tanesi de Sayın Ekrem Pakdemirli’dir. ANAP’ın Genel Başkanı Pakdemirli olsaydı, yaşadığımız tüm bu seçimlerde ANAP’ın durumu bu şekilde olmazdı. Yılmaz memlekete faydalı olamadı ve partiyi de batırdı.” Görüldüğü gibi Toprak da Ekrem Pakdemirli’yi övmüştü.
Hasan Karakaya, Yiğit Okur, Ekrem Pakdemirli, Halis Toprak... Dördüne de Allah rahmet eylesin. Farabi’nin dediği gibi, “Var mısın ki, yok olmaktan korkuyorsun”. Ölüm herkes için tek gerçek.