Ekim ve Kasım depremlerinde Van büyük bir çöküş yaşadı; 644 kardeşimiz hayatını kaybetti, 2 bin kişi yaralandı, 40 bin konut kullanılamaz hale geldi.
PKK’nın her gün ‘düşman’ olarak yaftalamaya çalıştığı devlet, 18 gün içinde 75 bin çadır kurdu, 30 bin konteynırda 175 bin vatandaşın kalmasını sağladı. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar, ölen kardeşleri için gözyaşı döktüler, Vanlıların yarasını sarmak için yardım kampanyaları başlattılar.
Van depremi sonrasında yaşananlar, AK Parti iktidarının nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu, ne kadar büyük bir gayretle meselenin üzerine gittiğini gösterdi. Avrupa ülkelerinde hükümetler, memurlarının maaşını ödeyemeyecek şekilde krizlerin altında kalmışken, AK Parti hükümeti, çok kısa sürede bir şehri ayağa kaldırdı, adeta yeni bir şehir kurdu. İşte bugün 15 bin 341 kalıcı konut, 27 okul, 24 cami, 10 ticaret merkezinin açılışı yapılıyor. 2 bin 148 konut, okul ve camilerle ilgili yeni projeler ise sürüyor.
***
Başbakan Erdoğan’ın günlük olarak yakından takip ettiği çalışmalar için 3.6 milyar lira harcandı, tüm kamu yatırımlarıyla bu rakam 5.5 milyar liraya çıkıyor. 2000’lerin başında 1 milyar dolar için uluslararası kuruluşların kapısında kuyruk bekleyen Türkiye, bugün milyarlarca doları sadece bir şehir için tahsis ediyor.
Gerçekten de devletin şefkat elinin, milletin sevgi elinin Van insanına uzanması, takdire şayan bir durumdur. Belki de dünya üzerinde bu kadar büyük ve hızlı bir yeniden ayağa kaldırma seferberliği görülmemiştir. Her gün 210 bin öğün sıcak yemek dağıtan devlet, vatandaşın yemeğinden giyimine, eğitiminden sağlığına her türlü hizmeti eksiksiz yerine getirmek için canla başla çalıştı.
Buna karşı terör örgütü konteynır kentlerde yaşayan depremzedelere ateş açtı, kendisi de depremzede olan polis memurlarını şehit etti. Devlet, çocukların eğitimi için okullar yapmaya çalışırken PKK okul yakmaya devam etti. Devlet yapıyor, terör örgütü yıkıyor. BDP’li Van belediyesinin yapmadığı deprem konutlarının yollarını ise TOKİ yaptı.
Ayrımcılıktan, ötekileştirmekten, ihmalden bahseden çevreler için Van bile başlı başına anlamlı bir cevaptır. Van halkı, kimin kendisini insan yerine koyduğunu, kimin ise yaşatmayı değil öldürmeyi politika edindiğini çok iyi görüyor. Apo için ortalığı ayağa kaldıran zihniyetin, somut bir sorun karşısında sergilediği duyarsız davranış çok iyi not edilmelidir.
***
İhyayı ve inşayı değil yıkımı esas alan bir zihniyetin bölge insanına vereceği hiçbir şey olamaz. Kürt meselesini ana gündem konusu gibi takdim edip Öcalan’ın ve PKK’nın menfaatine endekslenen bir yaklaşımın sahtekarlığı bu tür somut sorunlar karşısında daha iyi görülüyor.
Van örneği, ‘kardeşliğin sadece edebiyatını yapıyorlar’ diyenlere güzel bir karşılık olmuştur. Bugün hem devlet kurumları bölge halkı için gecesini gündüzüne katmaktadır, hem de vakıf ve dernekler fedakarca çalışmalar yürütmektedir. Bu güzel tabloya uymayan kötü görüntü, terör örgütünün okul yakması, depremzedelerin olduğu alanlara saldırması, mağduriyeti artırmaya yönelik sabotajlar içine girmesidir.
Mağduriyetten, yokluktan, sefaletten ve cehaletten beslenen bir örgüt, üzerinde yükseldiği bu olumsuzlukların devam etmesini ister. Bugün hükümet, bu sebep-sonuç döngüsünü kırmış, hem siyasi paradigma değişikliğiyle hem hizmet ve icraat odaklı politikalarla yeni bir tablo oluşturmuştur. Hükümet yerleşik kabulleri, önyargıları, ezberleri yerle bir etmiştir. Geçmişte kalan köhnemiş zihniyetiyle bölgede yaşamı cehenneme çevirmeye çalışan örgüt, bugün devletten önce halk için bir tehdit kaynağı haline gelmiştir. Kürt kardeşlerimiz de kimin hayra hizmet ettiğini, kimin şerre çalıştığını daha iyi anlamaktadır.