Uygur Türkü olan küçük bir çocuğun işkence görüntülerini görmezden geldiğinize mi üzülelim; yoksa o çocuğa işkence eden Çinlilere köpek yeme haftasında hayvan hakları adına gösterdiğiniz tepkinin samimiyetini mi sorgulayalım?
Suriye’de rejim taraftarı bir ailenin eline düşen bir çocuğun işkence görüntülerine mi üzülelim; yoksa işkence sonrası babasının kucağında ölen çocuğun resmini Kobani’de ölen bir çocuğun resmi gibi paylaşıp ülkemizi terörist diye suçlamanızın acizliğine mi şaşıralım?
Kürt vatandaşlarımızın haklarını verme adına büyük bir risk alan hükümeti, teröre destek veriyor diye dış ülkelere ispiyonlayan zihniyetin amacını mı sorgulayalım; yoksa Suriye’de yıllardır Kürtlere zulüm eden Baas rejimine yaklaşmanıza mı şaşıralım?
İçerde yıllardır kendisine vebalı gibi bakan Kemalist elitlerle el ele verip Erdoğan düşmanlığını zirveye çıkarmaya çalıştıklarınıza mı kızalım; yoksa kanı durdurmak için tüm dünyayı karşısına alan bir hükümetin terörle anılması adına yapılan rezilliklere mi karşı duralım?
Hizmet ediyoruz diye çıktığınız yolda sizin arkanızda duran Anadolu insanına karşı vefasızlıklarınızı mı sıralayalım; yoksa Anadolu insanının verdiği oy ile gelen liderini ve hükümetini dış ülkelere servis etmenize mi kızalım? Dahası nankörlüğün ve tabiri caizse düşmanlığın tanımını yeniden bize öğretmenize mi şaşıralım?
Oruç tuttuğunu göstermekten çekinen yazarların aydınlığını okuyucu kaybetmeme endişesine mi bağlayalım; yoksa sözde tarafsız kalarak daha entelektüel görünme gibi bir amacın ne işe yarayacağını mı sorgulayalım? Hepimizin üzülerek izlediği Kobani dehşetine sahip çıkan sözde entelektüellerin bir kez olsun Gazze’de, Arakan’da ve Doğu Türkistan’da yaşananları niçin gündeme taşımadığını mı araştıralım?
Transeksüellerden tutun da hayvan haklarına kadar savunduğunuz hassasiyetlerin birazını da dini vecibelerini yerine getirmeye çalışan insanlar için kullanmadığınıza mı takılalım; yoksa insan hakları açısından laikliği tekrar ele alalım dediğimizde Cumhuriyet düşmanı olarak görülmemizin komikliğini mi açıklayalım?
Sahi, bu kadar sorudan sonra cevap verir misiniz; Bizler ne yapalım?
Ülke ekonomisini vuran ve sözde bir özgürlük eylemi olduğunu iddia ettiğiniz Gezi’yi unutturmama adına biber gazı kokulu mumları sizler satın alırken, bu ülkenin unutturulmaya çalışılan hafızasını yeniden ortaya çıkaran bir lidere sahip çıkmamızı neden küçümsüyorsunuz? İsrail’in, Almanya’nın ve daha tüm Türkiye düşmanları olarak niteleyebileceğimiz ülkelerin istemediği bir lideri siz hangi gerekçelerle istemiyorsunuz? Her gün sosyal medyadan ve yazılı basından olmadık hakareti yaptığınız, yalanlarınızla sevenlerinin gözünden düşürme adına her türlü çılgınlığı denediğiniz adam hakkında yoksa yine diktatör mü diyeceksiniz? Vallahi çok komiksiniz!