Türkiye Süper Ligi’nin son 10 yıllık berbat kalitesi, sonunda futbolseverleri stadlardan kaçırmaya neden olmuştu. Beşiktaş dışında (Diğer büyükler dahil), her kulüp boş tribünlere oynamaya başladı. Seyirci, kendilerini futbola tam vermeden oynayan takımları cezalandırdı.
Fakat önümüzdeki yeni sezon; Türk futbolunun yaşadığı hantallığı, üzerinden atacağına yönelik umut sinyalleri veriyor. Bunun da nedeni, yerine/amacına/ ihtiyaca göre yapılan nokta atışlı yeni transferler... Gerçekten iyi isimler geldi.
Taraftarlar bu yüzden; kombine kartlara yönelik, eski iştahına dönme işaretleri veriyor. Bu sezon başka olacak...
***
Derseniz ki; en iyi transfer kim? Pepe var, Negrado var, Isla var, Maicon var, Clichy var, Dirar var... Var oğlu var!
Ama, isimlerinin hepsini yazamadığım çok sayıda yeni transferler içinde; Valbuena’nın ayrı bir yeri/önemi/önceliği var.
Öyle birisi ki; kalede ve stoper hariç, nerede oynatırsan oynat, yerinin en iyisi olur. Sağ kanata koy, al sola aktar... 10 numara oynat, olmadı forvet arkasına yerleştir. Forvet yap... Santrafor olsun.
Rica et, hakemin ayakkabısını da boyar... Zeki, çevik, çabuk düşünen, hızla uygulayan, kendisine yönelik çok ve kasıtlı faullerde bile hoşgörü limiti yüksek, 3’üncü Milenyum futbolcusu... Her eve, her işe, her yere, herkese, her takıma lazım!
***
Merak etmeyin, yalnız F.Bahçe seyircisinin değil; diğer tüm takım taraflarınının da beğenisini/ilgisini/merakını çeken biri olacak. Alex’ten sonra boş kalan “Yaratıcı ve yönetici futbolcu” açığını kapatacak...
Fenerbahçe bunu çabuk anladı. Valbuena’yı kanattan alıp orta sahanın ortasına yerleştirmeyi ve özgür bırakmayı planlıyor. Gerekirirse 10 numara pozisyonu, gerekirse forvet arkasında itici güç konumuna getirdi. Doğru bir hamle... Çünkü en iyi verim vereceği yer ve konum, o bölge...
Sturm Graz maçında kanatta oynarken bile, çalımlarıyla rakip savunmanın belini kımıştı. Orta, şut, pas, asist... Hepsi 10 numara!