Kadıköy’de öyle bir ilk yarı izledik ki, Fenerbahçe’nin futbolu kabus gibiydi. Osmanlıspor takım halinde iyi savunma yaparak Fenerbahçe’ye hiç pozisyon vermedi. Zaten Sarı-Lacivertliler’in pozisyona giremediğini gördük, sağlı sollu kenar atak yoksunu gözükürken, Kanarya biçare kaldı. Keyifsiz zevksiz bir ilk yarı izledik.
Fenerbahçe deplasmandaki rahat futbolunu her nedense kendi evinde oynayamıyor. Osmanlıspor’un savunması oyunu dar alana çekip rakibine hiç şans vermezken; ne yazık ki, Fenerbahçe’nin böylesine kapalı savunma anlayışını çözecek maymuncuk ayaklara sahip olmadığı gördük.
Orta sahada geçen bir oyun anlayışı ile her iki takım da pozisyon yoksunu kaldı. İkinci yarı duran topta ileri çıkan Skrtel’in kafa golüyle tartışmalı bir şekilde Fener öne geçti. Sarı-Lacivertliler’in attığı bu golden sonra Giuliano’nun direkten dönen topuna Soldado ile ikinci Fenerbahçe golü geldi. Sonrasında ikinci yarıda oyuna giren Valbuena ile Fenerbahçe’nin oyun çehresi olumlu şekilde değişti. Roberto Soldado’nun çok güzel aşırtma vuruşu Osmanlıspor kalesinin üst direğinden dönmesi gerçekten olağanüstü Fenerbahçe şanssızlığıydı.
Fenerbahçe ilk golden sonra var. Atılan ilk golden önce olağanüstü sıkıntılı futbol oynuyor. Evinde de olsa seyircisini bile suskunluğa gömüyor. Ne zamanki ikinci yarı goller gelince aktif futbol oynamaya başladı, o zaman da bizim 2. yarı için elimizden alkıştan başka bir şey gelmez. Kanarya kendi saha avantajını her nedense iyi kullanmıyor. Her maça sıkıntılı bir oyun başlangıcı yapıyor. Halbuki deplasman karşılaşmalarında hem rahat hem de huzur veren futboluyla galip gelebiliyor. Futbolcularda değişiklik yok aynı. O zaman ilk yarı neden yoklar Aykut Kocaman’a sormak gerek.