İpek Yolu’nun geçmişi bizden başlar. Yolun geleceğine yeni menziller katıyoruz.
Çin, Asya ve Avrupa liderlerini 14-15 Mayıs’ta zirveye çağırdı. Konu: Tek Kuşak, Tek Yol diye bilinen ve Asya ile Avrupa’yı birleştirecek dev ekonomik proje.
Çin’den başlayıp, Orta Asya ve Güney Asya ülkelerini kapsayan, Avrasya’da Güney’de Türkiye ve Akdeniz limanlarını, Kuzey’de Moskova’yı izleyerek Avrupa’nın en ucuna uzanan, dev bir İpek Yolu projesi. Afrika da ihmal edilmiyor.
Zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında kalabalık bir heyet katılıyor. Türkiye, projenin kilit ülkelerinden. Aynı zamanda Türkiye’nin Mega Projeleri, dev İpek Yolu projesinin diğer projeleriyle kaynaşacak ve onları tamamlayacak önemde. Türkiye olmazsa, olmaz.
Daha fazla ticaret, daha fazla üretim, rekabet ve refah için yeni yolların başlangıcındayız.
Proje hem dev bir ekonomik kuşak oluşturmayı, hem de bu ekonomiyi yürütecek yolları, rotaları ve altyapıyı birleştirmeyi amaçlıyor. Taraf ülkelerin kara, demir ve denizyollarının, ortak ticaret trafiğinin koordinesi, altyapı yatırımlarının artması, hedeflerden biri.
İpek Yolu’nda ister bir uçtan bir uca, ister 1000-2000 km’lik bölgesel gruplaşmalarla mal ve ticaret akışı mümkün. Yani Türkiye açısından bakarsak, İpek Yolunu Türkiye’yi merkez alıp 1000-2000 km çaplarla bölgesel ticaret ve entegrasyon için kullanabiliriz.
Çin, 2013’te açıkladığı projenin tek hakimi ya da oyun kurucusu olmadığını söylüyor. Zaten öyle bir rol yok. Her satıcıya bir alıcı, her yola bir varış noktası gerekiyor.
Bu projenin bankası da var. Asya Altyapı Yatırım Bankası ya da AIIB, Çin öncülüğünde bölgesel yatırım bankası olarak kuruldu, ancak geniş katılımla Dünya Bankasına eş güce ulaşmaya başladı. Dünya Bankasına rakip çıkınca, 1944 sonrasında kurulan dolar öncülüğündeki Bretton Woods sistemine de tehdit geliyor.
Yeni İpek Yolu, stratejik bir proje. Rusya’nın da bölgede Avrasya Ekonomik Birliği diye ayrı bir oluşumu var. Şimdilik İpek Yolu ile Avrasya Ekonomik Birliğinin rekabet yerine koordinasyonu tercih edecekleri anlaşılıyor.
Peki Türkiye? Türkiye, İpek Yolunun doğal parçası. Doğu’daki projeler, Türkiye’nin Batı’ya yönelik projeleriyle çelişmiyor. Avrasya’daki her konuda Türkiye zaten taraf. Doğuda da, Batıda da.
Peki para, ticaret, ekonomi Asya merkezli olunca bu durum, ‘Dünyanın ekseninin kaydığı’ görüşünü destekliyor mu? Elbette!
Dünyada yeni güç merkezleri oluşuyor. Türkiye de bölgesel güç olarak bu yeni süreçte rolünü üstleniyor. Hani bir zaman önce ‘Türkiye’nin ekseni kaydı’ diye bir sakız imal etmişlerdi. Türkiye laf mı, dünyanın ekseni kaydı... Siz ona bakın!
BÜYÜK iPEK YOLU PROJELERi
Anadolu, İpek Yolu’nun en eski köprülerindendir. Türkiye, yeni yüzyılda da Doğuya ve Batıya uzanan yolların kavşağıdır.
Eskiden, ‘Sabah Üsküdar kıyısından başlayıp güneşe doğru yürürsen, Çin Seddi’ne ulaşırsın’ diye bir söz vardı. Şimdi Çin Seddi’ne yürümek için başlangıç noktası Üsküdar değil, Sarayburnu. İki yakayı deniz altından biz birleştirdik. Adeta suyu yürüyerek geçiyoruz.
Diğer köprüleri saymasak, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya İpek Yolu’nun geçişidir.
Boğaz’da Marmaray ve Avrasya tünelleri, Çin’e kadar uzanan yolun geçişleridir.
Osmangazi Köprüsü, yine Orta Asya rotasındadır.
Hızlı tren projeleri, Edirne-Kars hattı, Anadolu’nun demiryolu ağını pekiştirir. Londra-Çin demiryolu hattına alternatiftir.
Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi, İpek Yolu’nun diğer rotasıdır.
Ve 1915 Çanakkale Köprüsü... Diğer boğazı birleştirip, modern zamanların deve kervanları olan TIR filolarını Avrasya üzerinde yönlendirecektir.
Yeni İstanbul Havaalanı da, İpek Yolu’nun her yönüne ve her noktasına yolcu ve mal için ulaşım noktasıdır.
Evliya Çelebi’nin yolları
Anadolu’nun yolları, tarihin yürüdüğü yollardır.
Ticaret ve seyahat, güvenlik ve istikrar gerektirir. Anadolu’nun Asya’ya bağlanması, bölge güvenliğinin sağlanması, Selçuklu ile başlar. Anadolu’da istikrar, Türk geldikten sonra başlamıştır.
Tarihçiler Anadolu’da İpek Yolu diye tek bir yol olmadığını, ancak önemli ticaret merkezleri ve limanlar arasında uzanan yolların, hem kervanların, hem de orduların, yolu olduğunu anlatır.
Bu yolların en büyük tanığı, Evliya Çelebidir. 1640’ta İstanbul’dan Erzurum’a yola çıkar. Kuzey Anadolu’dan geçip Erzurum’a ulaşır, burada gümrükte çalışır. Mal taşınan, mal giden yerde, vergi de vardır. Sonra Tebriz, Revan ve Bakü’ye gider. Bakü’ye 1647’de varmıştır. Evliya, eğlenerek seyahat eder, acelesi yoktur.
Aynı dönemde acelesi olan, mesela Sultan 4. Murat’tır. 1635’te İstanbul’dan 40 bin yeniçeri ve 22 bin Sipahi yiğidi ile Revan (Şimdiki Erivan) seferine çıkar.
Sultanın Rotası İstanbul - Konya - Kayseri - Sivas -Erzurum - Hasankale - Kars- Revan yoludur.
Evliya Çelebi 4. Murat’ın 21 günde Revan’a vardığını yazar. Başka kaynaklara göre ise, yol 3 ay çekmiştir.
Her durumda kervan hızı ile ordu hızı başkadır. Sultan 4. Murad üç yıl sonra da 1638’de Bağdat’ı fetheder. Evliya Çelebi ve Sultan 4. Murat, hep uzak menzillerin fatihleridir.