Önce Gezi Parkı, sonra Mısır... Son bir ayı bu iki gündem maddesiyle düşüp kalkarak geçirdik... Elbette bu doğal; ancak bizim iki maddelik gündemle meşgul olduğumuz demlerde dünyanın gündemine düşen bir başka konu da bizi yakından ilgilendiriyor...
Bizi de, etrafımızı da, bugünü ve geleceği de...
Konu şu: İngiliz Guardian gazetesi yazarı Glenn Greenwald, kendisine CIA ile irtibatlı bir istihbarat ve değerlendirme şirketi çalışanı olan Edward Snowden’in sağladığı belgelerden hareketle ABD’nin bütün dünyanın elektronik haberleşmesini dinlediğini açıkladı... Telefonları, e-mailleri, sosyal medya denilen Facebook ve Twitter gibi mecraları...
Yalnızca Amerikan vatandaşlarını da izlemiyormuş ABD’nin güçlü antenleri; bütün dünyada üretilen her türlü haberleşme dikkatle takip ediliyormuş...
Akıl alır gibi değil, ama doğru bir haber bu.
Önce Irak’ta yeni oluşturulmaya çalışılan sisteme karşı grupları, terör eylemlerini planlayan ve uygulayanları tespit edip başarısız kılmak üzere sadece onlara yönelik bir merak olarak başlamış veri-toplama girişimi; ardından Irak’taki bütün elektronik haberleşme —her telefon görüşmesi, her e-mail, dijital ortama sunulan her metin-izlemeye alınmış...
Bakmışlar mümkün olabiliyor, önce bütün bölgeyi, sonra ilgi duyulan bütün ülkeleri içine alacak biçimde ağı genişletmişler... Şimdi bütün dünyayı dinliyor, her yazılanı okuyormuş ABD’nin uzun kulağı olan NSA...
Dünya siyasetini etkileyecek bir durum bu...
Şöyle düşünün: Bir ülkenin yöneticileri kiminle konuşuyor, kime yazılı-sözlü ne talimat veriyor, kimlerle haberleşiyor ise, onun sözleri ve talimatları ânında değerlendirilmek üzere Amerikan istihbaratının, oradan da karar vericilerin önüne sunuluyor...
Konuşan söylediklerinin sadece kendisiyle muhatabı arasında kaldığını sanadursun, dinleyenler söylediklerinden hareketle adamın atacağı bütün adımları tahminde hiç zorlanmıyorlardır.
NSA’nin bütün dünyayı dinleyebilecek bir teknolojik altyapısı var mı? Evet var. Tepede dolaşan uydular, uydular üzerinden yapılan görüşmeler, düğmesi ABD’de bulunan internet bağlantıları ona bunu sağlıyor... Utah eyaletinde yeni kurulan dinleme tesislerinde gündüz-gece yapılan bu: Dünyayı dinlemek...
Peki, ABD’nin bunu yapmak için yasal yetkisi var mı?
Amerika bu konuyu kendi vatandaşlarının özgürlüğü açısından tartışıyor. NSA’nin veya herhangi bir devlet kurumunun ABD vatandaşlarının özel haberleşmelerini takip etme yetkisi bulunmuyor; yapılan iş yasa-dışı...
Bir soru daha: ABD başka ülkeler vatandaşlarının haberleşmelerini o ülkelerin yönetimlerinin, çoğunun merkezi ABD’de bulunan internet ve sosyal medya şirketlerinin işbirliği olmaksızın gerçekleştirebilir mi?
Hayır, gerçekleştiremez... Snowden’in Greenwald’a verdiği belgeler AB üyesi ülkeler yönetimlerinin Washington’la işbirliği yaptığına işaret ediyor... Telefon ve sosyal medya şirketleri de ellerindeki verileri paylaşmada hiç zorluk çıkarmıyorlarmış...
Türkiye de dinleniyor mu? Dinleniyorsa, dinleyenler acaba kimleri hedef alıyorlardır? Öğrendikleri, strateji belirlemelerinde etkili oluyor mudur? Bildiklerini bizde kimlerle paylaşıyorlardır?
Siz iyisi mi, Gezi Parkı’yla ilgilenmeye devam edin isterseniz...