Öcalan’ın Nevruz kutlamalarında okunan mektubu olumlu karşılandı. Ancak bugüne kadar hep bölücülükle anılan kişinin bu tavrı yeni miydi yoksa eski analizler hatalı mı? Bugüne kadar Kürt sorununun iç dinamikleri ve uluslararası ilişkilerde nasıl kullanıldığı doğru dürüst incelenmemiştir. Eğer bu olmasa ekonomik sorun yaratabilirlerdi ya da çevre ülkelerden biriyle ciddi sorunlar çıkarırlardı. Burada sorunun hedefi Türkiye’dir ve onu bir yere yöneltmek için kullanılan araçtır.
Bir problemi çözerken onunla ilgili en geniş alandan başlamalı herkesin bu gibi olaylarda yaptığı gibi, kamuoyuna yansıyan bilgilerle sonuca varılmamalıdır. Söz konusu olan yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yeridir. Bu yeri büyük güçlerden hangisi ile yakınlaştığımız ifade eder. Bugün dünya dengesinde rol almak isteyen ve kapasitesi bu role uygun olan dört güç vardır. Bunlar ABD, Rusya, Avrupa ve Çin’dir. Eğer şartlar gerektirirse ilk ikisi ve son ikisi bir araya gelebilirler. Türkiye’de Kürt sorunu başlangıçta bir iç mesele idi ve muhtemelen feodal düzene yapılan başkaldırısı idi. Ancak başlangıçta Avrupa Ortadoğu’ya girmek için Kürtleri araç olarak kullanmak istemiş ve bu nedenle içlerinde örgütlenmiştir. Bunlar sadece Türkiye’deki Kürtler değil bölgedeki tüm Kürtler’dir. Başlangıçta Kürtler Irak’ta toplanmak istenmiş ve Avrupa’nın bu ülkeyi kontrol etmesi istenmiştir. Ancak bölgeye iki defa ABD müdahalesi bu projeyi geçersiz kılmıştır. ABD için Irak’a müdahalenin sebeplerinin başka olduğu, hatta demokrasi için yapıldığı söylenmiştir.
***
Şimdi başta Çin, ikinci planda Avrupa olmak üzere yeni bir proje uygulanmaktadır. Buna göre Kuzey Irak’taki Kürtler, Suriye’deki Kürtler’le birleşecek ve kontrolü İran yapacaktır. Türkiye’deki Kürtler de onlara katılmaya teşvik edilecektir. Ancak Öcalan’ın Kürtler için Türkiye’den daha iyi bir devlet düşünmediği, zaten başından beri bunları Türkiye etrafında toparlamayı düşündüğü son mektuptan anlaşılmaktadır.
Önümüzdeki dönemde bu alanda bir çatışma olması beklenir. Bunun Türkiye’ye sıçraması ihtimali vardır. Rusya Çin’in bölgede güçlenmesine olumlu bakmaz. Azeriler’in Rusya ile bütünleşmesi gündeme gelebilir ve bu durum İran’a bir tepki olarak algılanabilir. Türkiye için dünya şartlarında bir olumsuzluk görülmemektedir ancak iç politikada durum belirsizdir, muhalefetin bu sorunu çözmek yerine Başbakanı yenmeyi tercih etmeleri beklenir. Bu konudaki tavır eskiden beri vardır. Eğer Erdoğan Cumhurbaşkanlığına aday olursa bu partiler Erdoğan karşısındaki zata oy verecekler, bu kişinin AKP içinde çıkması şanslarını artıracaktır. CHP’de Baykal’ın tasfiyesini bu projenin parçası olarak görüyorum. Bu tasfiyenin kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Bugün dış şartlar kadar iç politikadaki gelişmeler de çözülmesi gereken sorunlar içermektedir. Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin yeni dönemde hangi yöne döneceği belli olacak ve karşı güç bunu geçersiz kılmaya çalışacaktır. Bu nedenle ülkemizdeki dış yapılanmalara, özellikle basın ve ekonomideki yabancı etkinliğine karşı önlem alınmalıdır. Türkiye bu ülkenin vatandaşları tarafından yönetilmelidir.